1. [70:11] | yübeṣṣarûnehüm. yeveddü-lmücrimü lev yeftedî min `aẕâbi yevmiiẕim bibenîh. | يبصرونهم يود المجرم لو يفتدي من عذاب يومئذ ببنيه يُبَصَّرُونَهُمْ يَوَدُّ الْمُجْرِمُ لَوْ يَفْتَدِي مِنْ عَذَابِ يَوْمِئِذٍ بِبَنِيهِ |
---|
Elmalılı | Birbirlerine gösterilirler. Suçlu o günün azabından kurtulmak için fidye vermek ister; oğullarını, |
Y. Ali | Though they will be put in sight of each other,- the sinner's desire will be: Would that he could redeem himself from the Penalty of that Day by (sacrificing) his children,
|
Words | | يبصرونهم - They will be made to see each other.| يود - Would wish| المجرم - the criminal| لو - if| يفتدي - he (could be) ransomed| من - from| عذاب - (the) punishment| يومئذ - (of) that Day| ببنيه - by his children,| |
Pickthal | Though they will be given sight of them. The guilty man will long to be able to ransom himself from the punishment of that day at the price of his children |
Arberry | as they are given sight of them. The sinner will wish that he might ransom himself from the chastisement of that day even by his sons, |
Shakir | (Though) they shall be made to see each other. The guilty one would fain redeem himself from the chastisement of that day by (sacrificing) his children, |
Free Minds | When they see it, the criminal will wish he can ransom his children against the retribution. |
Qaribullah | though they are in sight of each other. To ransom himself from the punishment of that Day, the sinner will wish that he might even ransom himself by his sons, |
Asad | though they may be in one another's sight: [for,] everyone who was lost in sin will on that Day but desire to ransom himself from suffering at the price of his own children, |
Diyanet Vakfı | Birbirlerine gösterilirler (fakat herkes kendi derdindedir). Günahkar kimse ister ki, o günün azabından (kurtuluş için), oğullarını, |
Diyanet | Onlar birbirlerine yalnız gösterilirler. Suçlu kimse o günün azabından kurtulmak için oğullarını, ailesini, kardeşini, kendisini barındırmış olan sülalesini ve yeryüzünde bulunan herkesi feda etmek ve böylece kendisini kurtarmak ister. |
Edip Yüksel | Birbirlerine gösterilirler. Suçlu, o günün azabından kurtulmak için fidye vermek ister: Oğullarını, |
Suat Yıldırım | Birbirlerine gösterildikleri halde hiçbir candan dost, dostunun hâlini sormaz.Her mücrim o günkü azaptan kurtulmak için fidye olarak oğullarını, eşini, kardeşini,kendisine sahip çıkan sülalesini, hatta dünyada olanların tamamını verip de kurtulmak ister. [31,33; 40,18; 23,101; 80,34-37] |
Yaşar Nuri Öztürk | Birbirlerine gösterilirler. Suçlu, o günün azabından kurtulmak için oğullarını fidye vermeyi bile ister. |
Abdulbaki Gölpınarlı | Birbirlerini görüp tanırlar da ve suçlu, o günün azabına karşılık oğlunu da vermek ister. |
Ali Bulaç | Onlar birbirlerine gösterilirler. Bir suçlu-günahkar, o günün azabına karşılık olmak üzere, oğullarını fidye olarak vermek ister; |
Süleyman Ateş | Birbirlerine gösterilirler (fakat herkes kendi derdine düştüğünden, başkasıyle ilgilenemez). Suçlu ister ki o günün azabından (kurtulmak için) fidye versin: Oğullarını, |
Önceki [70:10]< >[70:12] Sonraki |