1. [7:108] | veneza`a yedehû feiẕâ hiye beyḍâü linnâżirîn. | ونزع يده فإذا هي بيضاء للناظرين وَنَزَعَ يَدَهُ فَإِذَا هِيَ بَيْضَاءُ لِلنَّاظِرِينَ |
---|
Elmalılı | Ve Musa elini koynundan çıkarıverdi, eli bembeyaz olmuş, bakanların gözünü kamaştırıyordu. |
Y. Ali | And he drew out his hand, and behold! it was white to all beholders!
|
Words | | ونزع - And he drew out| يده - his hand| فإذا - and suddenly| هي - it| بيضاء - (was) white| للناظرين - for the observers.| |
Pickthal | And he drew forth his hand (from his bosom), and lo! it was white for the beholders. |
Arberry | And he drew forth his hand, and lo, it was white to the beholders. |
Shakir | And he drew forth his hand, and lo! it was white to the beholders. |
Free Minds | And he drew out his hand, and it became pure white for the onlookers. |
Qaribullah | Then he drew out his hand and it was luminous to the onlookers. |
Asad | and he drew forth his hand, and lo! it appeared [shining] white to the beholders." |
Diyanet Vakfı | Ve elini (cebinden) çıkardı. Birdenbire o da seyredenlere bembeyaz görünüverdi. |
Diyanet | Musa, asasını yere atar atmaz apaçık bir yılan (ejderha) oluverdi; elini çıkardı, bakanlar bembeyaz olduğunu gördüler. |
Edip Yüksel | Elini çıkardı, bakanlar için bembeyaz oluverdi. |
Suat Yıldırım | Bunun üzerine Mûsâ, asasını yere bırakıverdi, bir de ne görsün: o koskoca bir ejderha kesilmiş! Elini sıyırıp çıkardı, bir de ne görsün: Bakan kimseler için parlak mı parlak, ışık saçan bir el haline gelmiş! [20,18-22] {KM, Çıkış 4,2-8} |
Yaşar Nuri Öztürk | Elini çekip çıkardı; birden o el, bakanların önünde bembeyaz kesildi. |
Abdulbaki Gölpınarlı | Elini koltuğuna sokup çıkarınca bakanlar gördüler ki bembeyaz, parılparıl parlayan bir el. |
Ali Bulaç | (Bir de) Elini sıyırdı, o da anında bakanlara bembeyaz (görünüverdi). |
Süleyman Ateş | Ve elini (böğründen) çıkardı, birden o, bakanlar için, bembeyaz parlayan bir şey oldu. |
Önceki [7:107]< >[7:109] Sonraki |