1. [7:107] | feelḳâ `aṣâhü feiẕâ hiye ŝü`bânüm mübîn. | فألقى عصاه فإذا هي ثعبان مبين فَأَلْقَى عَصَاهُ فَإِذَا هِيَ ثُعْبَانٌ مُّبِينٌ |
---|
Elmalılı | Bunun üzerine Musa, asâsını yere bırakıverdi, o da birdenbire kocaman bir ejderha kesiliverdi. | Y. Ali | Then (Moses) threw his rod, and behold! it was a serpent, plain (for all to see)!
| Words | | فألقى - So he threw| عصاه - his staff,| فإذا - and suddenly| هي - it| ثعبان - (was) a serpent,| مبين - manifest.| | Pickthal | Then he flung down his staff and lo! it was a serpent manifest; | Arberry | So he cast his staff; and behold, it was a serpent manifest. | Shakir | So he threw his rod, then lo! it was a clear serpent. | Free Minds | He threw down his staff and it manifested into a serpent. | Qaribullah | He threw down his staff, and it was clearly a serpent. | Asad | Thereupon [Moses] threw down his staff, and lo! it was a serpent, plainly visible; | Diyanet Vakfı | Bunun üzerine Musa asasını yere attı. O hemen apaçık bir ejderha oluverdi! | Diyanet | Musa, asasını yere atar atmaz apaçık bir yılan (ejderha) oluverdi; elini çıkardı, bakanlar bembeyaz olduğunu gördüler. | Edip Yüksel | Asasını attı, iri bir yılan oluverdi. | Suat Yıldırım | Bunun üzerine Mûsâ, asasını yere bırakıverdi, bir de ne görsün: o koskoca bir ejderha kesilmiş! Elini sıyırıp çıkardı, bir de ne görsün: Bakan kimseler için parlak mı parlak, ışık saçan bir el haline gelmiş! [20,18-22] {KM, Çıkış 4,2-8} | Yaşar Nuri Öztürk | Bunun üzerine Mûsa, asasını yere attı; birden korkunç bir ejderha oluverdi o. | Abdulbaki Gölpınarlı | Musa, sopasını yere attı, derken sopa apaşikar kocaman bir yılan oldu. | Ali Bulaç | Böylelikle (Musa) asasını fırlatınca, anında apaçık bir ejderha oluverdi. | Süleyman Ateş | Bunun üzerine (Musa), asasını attı, birden o, açıkça bir ejderha (oluverdi). | Önceki [7:106]< >[7:108] Sonraki |
|