1. [69:51] | veinnehû leḥaḳḳu-lyeḳîn. | وإنه لحق اليقين وَإِنَّهُ لَحَقُّ الْيَقِينِ |
---|
Elmalılı | Gerçekten o, şüphe götürmez bir bilgidir. |
Y. Ali | But verily it is Truth of assured certainty.
|
Words | | وإنه - And indeed, it (is)| لحق - surely (the) truth| اليقين - (of) certainty.| |
Pickthal | And lo! it is absolute truth. |
Arberry | yet indeed it is the truth of certainty. |
Shakir | And most surely it is the true certainty |
Free Minds | And it is the absolute truth. |
Qaribullah | yet it is a certain truth. |
Asad | for, verily, it is truth absolute! |
Diyanet Vakfı | Ve o, gerçekten kat'i bilginin ta kendisidir. |
Diyanet | O, şüphesiz kesin gerçektir. |
Edip Yüksel | O, kuşkusuz mutlak gerçektir. |
Suat Yıldırım | Şüphesiz o, kâfirler için büyük bir pişmanlık ve karşılaşacakları kesin bir gerçektir. [26,200-201; 34,54] |
Yaşar Nuri Öztürk | Ve o, kesin bilginin tam gerçeğidir. |
Abdulbaki Gölpınarlı | Ve şüphe yok ki o, elbette gerçeğin ta kendisidir. |
Ali Bulaç | Ve şüphesiz o, kesin bir gerçektir (hakku'l-yakîn). |
Süleyman Ateş | O, kesin gerçektir. |
Önceki [69:50]< >[69:52] Sonraki |