1. [69:12] | linec`alehâ leküm teẕkiratev vete`iyehâ üẕünüv vâ`iyeh. | لنجعلها لكم تذكرة وتعيها أذن واعية لِنَجْعَلَهَا لَكُمْ تَذْكِرَةً وَتَعِيَهَا أُذُنٌ وَاعِيَةٌ |
---|
Elmalılı | Onu size bir ibret yapalım ve belleyici kulaklar bellesin diye. |
Y. Ali | That We might make it a Message unto you, and that ears (that should hear the tale and) retain its memory should bear its (lessons) in remembrance.
|
Words | | لنجعلها - That We might make it| لكم - for you| تذكرة - a reminder| وتعيها - and would be conscious of it| أذن - an ear| واعية - conscious.| |
Pickthal | That We might make it a memorial for you, and that remembering ears (that heard the story) might remember. |
Arberry | that We might make it a reminder for you and for heeding ears to hold. |
Shakir | So that We may make it a reminder to you, and that the retaining ear might retain it. |
Free Minds | That We would make it as a reminder for you, and so that any listening ear may understand. |
Qaribullah | making it a Reminder for you, for all attentive ears to retain. |
Asad | so that We might make all this 7 a [lasting] reminder to you all, and that every wide-awake ear might consciously take it in. |
Diyanet Vakfı | Onu sizin için bir ibret ve öğüt yapalım ve belleyici kulaklar onu bellesin diye. |
Diyanet | Su taştığı vakit, size bir ibret olmak üzere, anlayışlı kulaklar anlasın diye süzülen gemide, sizi Biz taşımışızdır. |
Edip Yüksel | Ki o size bir ders olsun ve dinleyen kulaklar anlasın. |
Suat Yıldırım | Unutmayın ki Nûh zamanında, sular taştığı vakit, sizi (varlığınıza vesile olan atalarınızı) emniyetli gemide Biz taşımıştık! Onu sizin için hem bir ibret vesilesi kılalım, hem de can kulağı ile dinleyip ders alanlar iyice bellesinler diye böyle yapmıştık. [36,41-42; 43,12-14; 16,14; 35,12] |
Yaşar Nuri Öztürk | Ki onu size bir hatırlatıcı/düşündürücü yapalım ve kavrayabilen kulak kavrasın. |
Abdulbaki Gölpınarlı | Bu, size bir öğüt ve ibret olsun ve belleyip unutmayan kulaklarda kalsın diye. |
Ali Bulaç | Öyle ki, onu sizlere bir ibret (hatırlatma ve öğüt) kılalım. 'Gerçeği belleyip kavrayabilen' kullar da onu belleyip-kavrasın.' |
Süleyman Ateş | Ki onu size bir ibret yapalım ve belleyen kulak(lar) onu bellesin. |
Önceki [69:11]< >[69:13] Sonraki |