1. [68:44] | feẕernî vemey yükeẕẕibü bihâẕe-lḥadîŝ. senestedricühüm min ḥayŝü lâ ya`lemûn. | فذرني ومن يكذب بهذا الحديث سنستدرجهم من حيث لا يعلمون فَذَرْنِي وَمَن يُكَذِّبُ بِهَذَا الْحَدِيثِ سَنَسْتَدْرِجُهُم مِّنْ حَيْثُ لَا يَعْلَمُونَ |
---|
Elmalılı | Bu sözü yalanlayanı bana bırak. Onları bilmedikleri yönden derece derece azaba yaklaştıracağız. |
Y. Ali | Then leave Me alone with such as reject this Message: by degrees shall We punish them from directions they perceive not.
|
Words | | فذرني - So leave Me| ومن - and whoever| يكذب - denies| بهذا - this| الحديث - Statement,| سنستدرجهم - We will progressively lead them| من - from| حيث - where| لا - not| يعلمون - they know.| |
Pickthal | Leave Me (to deal) with those who give the lie to this pronouncement. We shall lead them on by steps from whence they know not. |
Arberry | So leave Me with him who cries lies to this discourse! We will draw them on little by little whence they know not; |
Shakir | So leave Me and him who rejects this announcement; We will overtake them by degrees, from whence they perceive not: |
Free Minds | Therefore, let Me deal with those who reject this narration; We will entice them from where they do not perceive. |
Qaribullah | Therefore, leave Me with he who belied this discourse. We will draw them on little by little from where they do not know. |
Asad | Hence, leave Me alone with such as give the lie to this tiding. 23 We shall bring them low, step by step, without their perceiving how it has come about: |
Diyanet Vakfı | (Resulüm!) Sen bu sözü (Kur'an'ı) yalan sayanı bana bırak (kendini üzme). Biz onları, bilmedikleri bir yönden yavaş yavaş azaba yaklaştırıyoruz. |
Diyanet | Kuran'ı yalanlayanları Bana bırak; Biz onları bilmedikleri yerden yavaş yavaş azaba yaklaştıracağız. |
Edip Yüksel | Bu hadisi (sözü) yalanlayanla Beni başbaşa bırak. Onları, bilmedikleri yerden yavaş yavaş yaklaştıracağız. |
Suat Yıldırım | O halde sen bu şerefli sözü, Kur'ân’ı yalan sayanı Bana bırak! Biz onları, bilmedikleri, farkına varmadıkları bir yerden, yavaş yavaş azaba yaklaştırırız. Ben onlara mühlet veriyorum! Doğrusu Ben’im düzenim, pek sağlamdır. [23,55-56; 6,44; 3,196-197; 7,182-183] |
Yaşar Nuri Öztürk | Bu sözü yalanlayanla beni baş başa bırak. Onları, bilmedikleri yerden yakalayacağız. |
Abdulbaki Gölpınarlı | Artık sen, bu sözü yalanlayanı bırak bana, biz onları yavaşyavaş, hiç bilmedikleri yerden cehenneme çekerdururuz. |
Ali Bulaç | Artık bu sözü yalan sayanı sen Bana bırak. Biz onları, bilmeyecekleri bir yönden derece derece (azaba) yaklaştıracağız. |
Süleyman Ateş | Bu sözü yalanlayanı bana bırak; onları bilmedikleri yerden derece derece (azaba) yaklaştıracağız. |
Önceki [68:43]< >[68:45] Sonraki |