1. [68:22] | eni-gdû `alâ ḥarŝiküm in küntüm ṣârimîn. | أن اغدوا على حرثكم إن كنتم صارمين أَنِ اغْدُوا عَلَى حَرْثِكُمْ إِن كُنتُمْ صَارِمِينَ |
---|
Elmalılı | "Haydi, devşirecekseniz erkenden ekininize gidin" diye. |
Y. Ali | "Go ye to your tilth (betimes) in the morning, if ye would gather the fruits."
|
Words | | أن - That| اغدوا - "Go early| على - to| حرثكم - your crop| إن - if| كنتم - you would| صارمين - pluck (the) fruit."| |
Pickthal | Saying: Run unto your field if ye would pluck (the fruit). |
Arberry | 'Come forth betimes upon your tillage, if you would pluck!' |
Shakir | Saying: Go early to your tilth if you would cut (the produce). |
Free Minds | "Let us go this morning to harvest the crop." |
Qaribullah | 'Come out to your tillage if you want to reap! ' |
Asad | "Go early to your tilth if you want to harvest the fruit!" |
Diyanet Vakfı | "Madem devşireceksiniz, hadi erkenden mahsülünüzün başına gidin!" diye. |
Diyanet | Sabah erken: "Ürünlerinizi devşirecekseniz erken çıkın" diye birbirlerine seslendiler. |
Edip Yüksel | "Devşirecekseniz, haydi ekinlerinize erken varın." |
Suat Yıldırım | Onlar ise olup bitenden habersiz, neşeli neşeli birbirlerine seslendiler: “Haydi, mâdem devşireceksiniz, çabuk ekininizin başına!” |
Yaşar Nuri Öztürk | "Hadi, eğer biçecekseniz ekininize erken gidin." |
Abdulbaki Gölpınarlı | Mahsulünüzü kesip devşirecekseniz erkence koşun, gidin. |
Ali Bulaç | "Eğer ürününüzü devşirecekseniz erkence kalkıp-çıkın." |
Süleyman Ateş | Haydi devşirecekseniz erkenden ekininize gidin diye. |
Önceki [68:21]< >[68:23] Sonraki |