1. [53:38] | ellâ teziru vâziratüv vizra uḫrâ. | ألا تزر وازرة وزر أخرى أَلَّا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ أُخْرَى |
---|
Elmalılı | Ki hiçbir günahkâr başkasının günah yükünü yüklenmez. | Y. Ali | Namely, that no bearer of burdens can bear the burden of another;
| Words | | ألا - That not| تزر - will bear| وازرة - a bearer of burdens| وزر - (the) burden| أخرى - (of) another,| | Pickthal | That no laden one shall bear another's load, | Arberry | That no soul laden bears the load of another, | Shakir | That no bearer of burden shall bear the burden of another- | Free Minds | None can carry the burdens of another. | Qaribullah | That no soul shall bear another's burden, | Asad | that no bearer of burdens shall be made to bear another's burden; [This basic ethical law appears in the Quran five times - in 6:164, 17:15, 35:18, 39:7, as well as in the above instance, which is the oldest in the chronology of revelation. Its implication is threefold: firstly, it expresses a categorical rejection of the Christian doctrine of the "original sin" with which every human being is allegedly burdened from birth; secondly, it refutes the idea that a person's sins could be "atoned for" by a saint's or a prophet's redemptive sacrifice (as evidenced, for instance, in the Christian doctrine of Jesus' vicarious atonement for mankind's sinfulness, or in the earlier, Persian doctrine of man's vicarious redemption by Mithras); and, thirdly, it denies, by implication, the possibility of any "mediation" between the sinner and God.] | Diyanet Vakfı | Gerçekten hiçbir günahkar, başkasının günah yükünü yüklenemez. | Diyanet | Hiç bir günahkar başkasının günah yükünü yüklenmez; | Edip Yüksel | Ki hiçbir kimse bir başkasının günah yükünü taşımaz, | Suat Yıldırım | Yoksa o Mûsâ'nın ve o çok vefalı İbrâhim’in sahifelerinde bulunan şu kesin gerçekler hakkında bilgi edinmedi mi ki: Hiçbir kimse başkasının günah yükünü çekemez. İnsan, emek ve gayretinin neticesinden başka şey elde edemez. Bu gayretinin semeresi de ileride ortaya çıkacaktır. Emeğinin karşılığı kendisine tam tamına ödenecektir. Elbette son durak, Rabbinin huzuru olacaktır. O’dur güldüren ve ağlatan; O’dur öldüren ve yaşatan. [2,124; 16, 123; 35,18; 36,12; 9,105] | Yaşar Nuri Öztürk | Gerçek şu ki, hiçbir günahkâr bir başka günahkârın yükünü sırtlamaz. | Abdulbaki Gölpınarlı | Hiçbir suçlu, bir başkasının suçunu yüklenemez. | Ali Bulaç | Doğrusu, hiçbir günahkar, bir başkasının günah yükünü yüklenmez. | Süleyman Ateş | Ki hiçbir günahkar, başkasının günah yükünü yüklenmez. | Önceki [53:37]< >[53:39] Sonraki |
|