1. [52:45] | feẕerhüm ḥattâ yülâḳû yevmehümü-lleẕî fîhi yuṣ`aḳûn. | فذرهم حتى يلاقوا يومهم الذي فيه يصعقون فَذَرْهُمْ حَتَّى يُلَاقُوا يَوْمَهُمُ الَّذِي فِيهِ يُصْعَقُونَ |
---|
Elmalılı | Artık çarpılacakları günlerine kavuşuncaya kadar onları (kendi hallerine) bırak. |
Y. Ali | So leave them alone until they encounter that Day of theirs, wherein they shall (perforce) swoon (with terror),-
|
Words | | فذرهم - So leave them| حتى - until| يلاقوا - they meet| يومهم - their Day| الذي - which| فيه - in it| يصعقون - they will faint.| |
Pickthal | Then let them be (O Muhammad), till they meet their day, in which they will be thunder-stricken, |
Arberry | Then leave them, till they encounter their day wherein they shall be thunderstruck, |
Shakir | Leave them then till they meet that day of theirs wherein they shall be made to swoon (with terror): |
Free Minds | So disregard them until they meet the Day in which they are struck. |
Qaribullah | So leave them till they encounter their Day in which they shall be thunderstruck. |
Asad | Hence, leave them alone until they face that [Judgment] Day of theirs, when they will be stricken with terror: |
Diyanet Vakfı | Artık çarpılacakları günlerine kavuşuncaya kadar onları kendi hallerine bırak. |
Diyanet | Çarpılacakları güne erişmelerine kadar onları bırak. |
Edip Yüksel | Çarpılacakları günlerine kavuşuncaya kadar onları bırak. |
Suat Yıldırım | O halde sen onları, darbe yiyip çarpılacakları güne kadar kendi hallerine bırak! |
Yaşar Nuri Öztürk | Bayılıp yere serilecekleri günlerine kavuşuncaya kadar bırak onları! |
Abdulbaki Gölpınarlı | Artık bırak onları helak olacakları güne dek. |
Ali Bulaç | Öyleyse sen onları (en dayanılmaz azapla) çarpılacakları günlerine kavuşuncaya kadar bırak. |
Süleyman Ateş | Korkudan bayılacakları günlerine kavuşuncaya kadar bırak onları. |
Önceki [52:44]< >[52:46] Sonraki |