1. [38:67] | ḳul hüve nebeün `ażîm. | قل هو نبأ عظيم قُلْ هُوَ نَبَأٌ عَظِيمٌ |
---|
Elmalılı | De ki: "Bu, bir büyük haberdir." |
Y. Ali | Say: "That is a Message Supreme (above all),-
|
Words | | قل - Say,| هو - "It (is)| نبأ - a news| عظيم - great,| |
Pickthal | Say: It is tremendous tidings |
Arberry | Say: 'It is a mighty tiding |
Shakir | Say: It is a message of importance, |
Free Minds | Say: "It is an awesome news." |
Qaribullah | Say: 'This is a mighty message |
Asad | Say: "This is a message tremendous: |
Diyanet Vakfı | De ki: "Bu büyük bir haberdir." |
Diyanet | De ki: "Bu Kuran büyük bir haberdir, ama siz ondan yüz çeviriyorsunuz." |
Edip Yüksel | De ki, "Bu, büyük bir haberdir." |
Suat Yıldırım | De ki: “Bu Kur'ân pek mühim bir mesajdır. |
Yaşar Nuri Öztürk | De ki: "Büyük bir haberdir o." |
Abdulbaki Gölpınarlı | De ki: Bu Kur'an, en büyük bir haberdir. |
Ali Bulaç | De ki: "Bu (Kur'an), büyük bir haberdir." |
Süleyman Ateş | De ki: "O, büyük bir haberdir." |
Önceki [38:66]< >[38:68] Sonraki |