1. [37:51] | ḳâle ḳâilüm minhüm innî kâne lî ḳarîn. | قال قائل منهم إني كان لي قرين قَالَ قَائِلٌ مِّنْهُمْ إِنِّي كَانَ لِي قَرِينٌ |
---|
Elmalılı | İçlerinden bir sözcü der ki: "Gerçekten benim bir arkadaşım vardı." |
Y. Ali | One of them will start the talk and say: "I had an intimate companion (on the earth),
|
Words | | قال - Will say| قائل - a speaker| منهم - among them,| إني - "Indeed, I| كان - had| لي - for me| قرين - a companion,| |
Pickthal | A speaker of them saith: Lo! I had a comrade |
Arberry | One of them says, 'I had a comrade |
Shakir | A speaker from among them shall say: Surely I had a comrade of mine, |
Free Minds | One of them said: "I used to have a friend." |
Qaribullah | One of them will say: 'I had a companion |
Asad | One of them speaks thus: "Behold, I had [on earth] a close companion |
Diyanet Vakfı | İçlerinden biri: "Benim, bir arkadaşım vardı" der. |
Diyanet | İçlerinden biri şöyle der: "Benim bir dostum vardı, bana: 'Sen de mi, ölüp toprak ve kemik olduğumuz zaman dirilerek ceza göreceğimizi tasdik edenlerdensin?' derdi." |
Edip Yüksel | İçlerinden biri der ki, "Benim bir arkadaşım vardı." |
Suat Yıldırım | Derken biri der ki: “Sahi, benim de yakın bir arkadaşım vardı. Yanıma gelir, iğneli iğneli “Sen de mi, derdi, bu masala inananlar arasında yer alıyorsun? Yani biz ölüp çürümüş kemik, toz toprak haline geldikten sonra, biz mi dirilip hesap vereceğiz, buna da inanılır mı?” |
Yaşar Nuri Öztürk | İçlerinden bir sözcü şöyle der: "Benim yakın bir arkadaşım vardı." |
Abdulbaki Gölpınarlı | Birisi söze gelir de der ki: Bir arkadaşım vardı. |
Ali Bulaç | Bir sözcü der ki: "Benim bir yakınım vardı." |
Süleyman Ateş | Onlardan bir sözcü: "Benim, dedi, bir arkadaşım vardı." |
Önceki [37:50]< >[37:52] Sonraki |