1. [37:169] | lekünnâ `ibâde-llâhi-lmuḫleṣîn. | لكنا عباد الله المخلصين لَكُنَّا عِبَادَ اللَّهِ الْمُخْلَصِينَ |
---|
Elmalılı | (Müşrikler) şöyle diyorlardı: "Eğer yanımızda önceki (ümmet)lerden bir kitap olsaydı, elbette biz de Allah'ın ihlas ile seçilmiş kullarından olurduk." |
Y. Ali | "We should certainly have been Servants of Allah, sincere (and devoted)!"
|
Words | | لكنا - Certainly, we (would) have been| عباد - slaves| الله - (of) Allah| المخلصين - the chosen."| |
Pickthal | We would be single-minded slaves of Allah. |
Arberry | then were we God's sincere servants.' |
Shakir | We would certainly have been the servants of Allah-- the purified ones. |
Free Minds | "We would have surely been God's loyal servants." |
Qaribullah | we would have been sincere worshipers of Allah. ' |
Asad | we would certainly be true servants of God." |
Diyanet Vakfı | "Mutlaka Allah'ın ihlaslı kulları olurduk!". |
Diyanet | Putperestler: "Öncekilerde olduğu gibi bizde de bir kitap olsaydı, Allah'ın O'na içten bağlanan kulları olurduk" derlerdi. |
Edip Yüksel | "Kendimizi ALLAH'a adar, sadece O'na kul olurduk." |
Suat Yıldırım | Müşrikler önceleri: “Eğer, derlerdi, daha önceki milletlere verilen kitap gibi bir kitap bizde de olsaydı, Biz de yalnız Allah'a ibadet eden halis kullarından olurduk.” [35,42; 6,156-157] |
Yaşar Nuri Öztürk | Elbette biz de Allah'ın samimi kullarından olurduk." |
Abdulbaki Gölpınarlı | Elbette biz de ihlasa eren Allah kulları olurduk. |
Ali Bulaç | “Gerçekten bizler de, Allah’ın muhlis olan kullarından olurduk.” |
Süleyman Ateş | Elbette biz, Allah'ın halis kulları olurduk! |
Önceki [37:168]< >[37:170] Sonraki |