1. [37:166] | veinnâ lenaḥnü-lmüsebbiḥûn. | وإنا لنحن المسبحون وَإِنَّا لَنَحْنُ الْمُسَبِّحُونَ |
---|
Elmalılı | (Melekler): "Bizden her birimizin belli bir makamı vardır. Biziz o saf saf dizilenler, biziz! Biziz o tesbih edenler, biziz!" derler. |
Y. Ali | "And we are verily those who declare (Allah's) glory!"
|
Words | | وإنا - And indeed, we| لنحن - surely, [we]| المسبحون - glorify (Allah)."| |
Pickthal | Lo! we, even we are they who hymn His praise |
Arberry | we are they that give glory. |
Shakir | And we are most surely they who declare the glory (of Allah). |
Free Minds | And we are the ones that glorify. |
Qaribullah | And we are they who exalt (Allah). ' |
Asad | and, verily, we too extol His limitless glory!" |
Diyanet Vakfı | "Ve şüphesiz Allah'ı tesbih ederiz." |
Diyanet | Melekler şöyle derler: "Bizim her birimizin bilinen bir makamı vardır. Şüphesiz biz sıra sıra duranlarız, şüphesiz biz Allah'ı tesbih edenleriz." |
Edip Yüksel | Biz, anıp yüceltenleriz. |
Suat Yıldırım | Allah'ı zikredip O’nu tenzih edenler biziz.” [21,26-29] |
Yaşar Nuri Öztürk | O durmadan tespih edenler elbette biziz. |
Abdulbaki Gölpınarlı | Ve şüphe yok ki biz, mabudumuzu tenzih ederiz elbet. |
Ali Bulaç | “Biziz, o tesbih edenler de, gerçekten biziz.” |
Süleyman Ateş | Biziz, o tesbih edenler, biz. |
Önceki [37:165]< >[37:167] Sonraki |