1. [37:148] | feâmenû femetta`nâhüm ilâ ḥîn. | فآمنوا فمتعناهم إلى حين فَآمَنُوا فَمَتَّعْنَاهُمْ إِلَى حِينٍ |
---|
Elmalılı | O zaman ona iman ettiler de biz onları bir zamana kadar yaşattık. |
Y. Ali | And they believed; so We permitted them to enjoy (their life) for a while.
|
Words | | فآمنوا - And they believed,| فمتعناهم - so We gave them enjoyment| إلى - for| حين - a while.| |
Pickthal | And they believed, therefor We gave them comfort for a while. |
Arberry | and they believed; so We gave them enjoyment for a while. |
Shakir | And they believed, so We gave them provision till a time. |
Free Minds | And they believed, so We gave them enjoyment for a time. |
Qaribullah | and they believed, and We gave them enjoyment for awhile. |
Asad | and [this time] they believed [in him] [Cf. the reference to the people of Jonah in 10:98. For the Biblical version of this story, see The Book of Jonah iii.] - and so We allowed them to enjoy their life during the time allotted to them? [Lit., "for a time": i.e., for the duration of their natural lives (Razi also Manar XI, 483).] |
Diyanet Vakfı | Sonunda ona iman ettiler, bunun üzerine biz de onları bir süreye kadar yaşattık. |
Diyanet | Sonunda ona inandılar, bunun üzerine Biz de onları bir süreye kadar geçindirdik. |
Edip Yüksel | İnandılar, biz de onları bir süreye kadar geçindirdik. |
Suat Yıldırım | Yûnus onları tekrar hakka çağırınca, bu sefer iman ettiler. Biz de belirli bir süreye kadar onları hayattan istifade ettirdik. |
Yaşar Nuri Öztürk | Onlar inandılar. Biz de onları bir vakte kadar nimetlendirdik. |
Abdulbaki Gölpınarlı | Derken inandılar da onları muayyen bir zamanadek yaşattık, geçindirdik. |
Ali Bulaç | Sonunda ona iman ettiler, Biz de onları bir süreye kadar yararlandırdık. |
Süleyman Ateş | İnandılar, biz de onları bir süreye kadar geçindirdik. |
Önceki [37:147]< >[37:149] Sonraki |