1. [36:19] | ḳâlû ṭâiruküm me`aküm. ein ẕükkirtüm. bel entüm ḳavmüm müsrifûn. | قالوا طائركم معكم أئن ذكرتم بل أنتم قوم مسرفون قَالُوا طَائِرُكُمْ مَّعَكُمْ أَئِن ذُكِّرْتُم بَلْ أَنتُمْ قَوْمٌ مُّسْرِفُونَ |
---|
Elmalılı | Peygamberler de şöyle cevap verdiler: "Sizin uğursuzluğunuz beraberinizdedir. Size öğüt verildi diye mi (uğursuzluğa uğradınız)? Doğrusu siz israfı âdet etmiş bir kavimsiniz." |
Y. Ali | They said: "Your evil omens are with yourselves: (deem ye this an evil omen). If ye are admonished? Nay, but ye are a people transgressing all bounds!"
|
Words | | قالوا - They said,| طائركم - "Your evil omen| معكم - (be) with you!| أئن - Is it because| ذكرتم - you are admonished?| بل - Nay,| أنتم - you| قوم - (are) a people| مسرفون - transgressing."| |
Pickthal | They said: Your evil augury be with you! Is it because ye are reminded (of the truth)? Nay, but ye are froward folk! |
Arberry | They said, 'Your augury is with you; if you are reminded? But you are a prodigal people.' |
Shakir | They said: Your evil fortune is with you; what! if you are reminded! Nay, you are an extravagant people. |
Free Minds | They said: "Keep your welcome with you, for you have been reminded. Indeed, you are transgressing people." |
Qaribullah | They said: 'Your prediction is with you, if you are reminded. Surely, you are but a wayward nation. ' |
Asad | [The apostles] replied: "Your destiny, good or evil, is [bound up] with yourselves! [Cf. 17:13 - "every human being's destiny (ta ir) have We tied to his neck" - and the corresponding note.] [Does it seem evil to you] if you are told to take [the truth] to heart? Nay, but you are people who have wasted their own selves!" [For this rendering of musrifun (sing. musrif), see note on the last sentence of 10:12.] |
Diyanet Vakfı | Elçiler şöyle cevap verdi: Sizin uğursuzluğunuz sizinle beraberdir. Size nasihat ediliyorsa bu uğursuzluk mudur? Bilakis, siz aşırı giden bir milletsiniz. |
Diyanet | Elçiler: "Uğursuzluğunuz kendinizdendir. Bu uğursuzluk size öğüt verildiği için mi? Hayır; siz, aşırı giden bir milletsiniz" demişlerdi. |
Edip Yüksel | Dediler ki, "Uğursuzluğunuz sizden kaynaklanmaktadır. Size uyarıda bulunulduğu için mi? Siz gerçekten sınırı aşan bir topluluksunuz." |
Suat Yıldırım | Resuller cevap verdiler:“Uğursuzluğunuz sizinle beraber, çünkü siz imânsızsınız, irşâd edildiniz diye mi böyle söylüyorsunuz?Haddi aşan toplumun tekisiniz siz!” |
Yaşar Nuri Öztürk | Dediler: "Uğursuzluk kuşunuz sizinle beraberdir. Size öğüt verildi diye mi bütün bunlar? Hayır, siz savurganlığa, aşırılığa sapmış bir topluluksunuz." |
Abdulbaki Gölpınarlı | Onlar da, uğursuzluğunuz demişlerdi, kendinizden; öğüt verilirse de mi yapacaksınız bunu? Hayır, siz, haddi aşmış bir topluluksunuz. |
Ali Bulaç | Dediler ki: "Uğursuzluğunuz, sizinledir. Size öğüt verildi diye mi (uğursuzluğa uğradınız)? Hayır, siz ölçüyü taşıran bir kavimsiniz." |
Süleyman Ateş | (Elçiler) Dediler ki: "Uğursuzluğunuz sizin kendinizdedir. Size öğüt verildiği için mi (uğursuzluğa uğruyorsunuz)? Hayır siz aşırı giden bir kavimsiniz." |
Önceki [36:18]< >[36:20] Sonraki |