1. [23:113] | ḳâlû lebiŝnâ yevmen ev ba`ḍa yevmin fes'eli-l`âddîn. | قالوا لبثنا يوما أو بعض يوم فاسأل العادين قَالُوا لَبِثْنَا يَوْمًا أَوْ بَعْضَ يَوْمٍ فَاسْأَلِ الْعَادِّينَ |
---|
Elmalılı | "Bir gün veya günün bir kısmı kadar kaldık. İşte bilenlere sor." derler. |
Y. Ali | They will say: "We stayed a day or part of a day: but ask those who keep account."
|
Words | | قالوا - They will say,| لبثنا - "We remained| يوما - a day| أو - or| بعض - a part| يوم - (of) a day;| فاسأل - but ask| العادين - those who keep count."| |
Pickthal | They will say: We tarried by a day or part of a day. Ask of those who keep count! |
Arberry | They shall say, 'We have tarried a day, or part of a day; ask the numberers!' |
Shakir | They will say: We tarried a day or part of a day, but ask those who keep account. |
Free Minds | They said: "We remained for a day, or for part of a day. So ask those who kept count." |
Qaribullah | They will reply: 'A day, or part of a day; ask those who have kept count. ' |
Asad | They will answer: `We have spent there a day, or part of a day; but ask those who [are able to] count [time]..." [This part of the allegorical "dialogue" between God and the doomed sinners touches (as do several other verses of the Quran) upon the illusory, problematical character of "time" as conceived by man, and the comparative irrelevancy of the life of this world within the context of the ultimate - perhaps timeless - reality known only to God. The disappearance, upon resurrection, of man's earth-bound concept of time is indicated by the helpless answer, "ask those who are able to count time".] |
Diyanet Vakfı | "Bir gün veya günün bir kısmı kadar kaldık. İşte sayanlara sor" derler. |
Diyanet | "Bir gün veya daha az bir süre kaldık, sayanlara sor" derler. |
Edip Yüksel | "Bir gün veya günün bir kısmı kadar kaldık. Sayanlara sor," dediler. |
Suat Yıldırım | Onlar: “Bir gün veya daha da az. Ne bilelim, isterseniz bunu tam tamına aklında tutanlara sor! Zira bizim aklımız başımızdan gitmiş durumda.” diye cevap verirler. |
Yaşar Nuri Öztürk | Derler: "Bir gün yahut günün bir kısmı kadar; sayanlara sor." |
Abdulbaki Gölpınarlı | Bir gün derler, yahut da bir günün bir kısmı kadar, artık, sayanlara sor. |
Ali Bulaç | Dediler ki: "Bir gün ya da bir günün birazı kadar kaldık, sayanlara sor." |
Süleyman Ateş | (Herhalde) Bir gün, yahut günün bir kısmı kadar kaldık; sayanlara sor, dediler. |
Önceki [23:112]< >[23:114] Sonraki |