1. [23:104] | telfeḥu vucûhehümü-nnâru vehüm fîhâ kâliḥûn. | تلفح وجوههم النار وهم فيها كالحون تَلْفَحُ وُجُوهَهُمُ النَّارُ وَهُمْ فِيهَا كَالِحُونَ |
---|
Elmalılı | Orada dişleri sırıtır halde iken ateş yüzlerini yalar. |
Y. Ali | The Fire will burn their faces, and they will therein grin, with their lips displaced.
|
Words | | تلفح - Will burn| وجوههم - their faces| النار - the Fire,| وهم - and they| فيها - in it| كالحون - (will) grin with displaced lips.| |
Pickthal | The fire burneth their faces, and they are glum therein. |
Arberry | the Fire smiting their faces the while they glower there. |
Shakir | The fire shall scorch their faces, and they therein shall be in severe affliction. |
Free Minds | The Fire will scorch their faces, and in it their grin will be with displaced lips. |
Qaribullah | The fire lashes their faces and therein are shriveled lips. |
Asad | the fire will scorch their faces, and they will abide therein with their lips distorted in pain. |
Diyanet Vakfı | Ateş yüzlerini yakar; orada suratları çirkin ve gülünç bir halde bulunurlar. |
Diyanet | Ateş onların yüzlerini yalar, dişleri sırıtıp kalır. |
Edip Yüksel | Onlar orada perişan durumda iken, ateş de yüzlerini yalayacaktır. |
Suat Yıldırım | Orada yüzlerini alevler yalar da, ateş dudaklarını yaktığında, dişleri açıkta kalıverir. [14,50; 21,39] |
Yaşar Nuri Öztürk | Ateş, yüzlerini yalar. Ve onlar da içinde sırıtıp kalacaklar. |
Abdulbaki Gölpınarlı | Yüzlerini yalar ateş ve onlar, orada somurtup kalırlar. |
Ali Bulaç | Ateş, onların yüzlerini yalayarak yakar da onun içinde onlar, (etleri sıyrılmış olarak sırıtan) dişleriyle kalıverirler. |
Süleyman Ateş | (Orada onların) yüzlerini ateş yalar. Öyle ki (ateşin) içinde (dehşetten dudakları gerilir de) dişleri açıkta kalır. |
Önceki [23:103]< >[23:105] Sonraki |