1. [21:58] | fece`alehüm cüŝeŝen illâ kebîral lehüm le`allehüm ileyhi yerci`ûn. | فجعلهم جذاذا إلا كبيرا لهم لعلهم إليه يرجعون فَجَعَلَهُمْ جُذَاذًا إِلَّا كَبِيرًا لَّهُمْ لَعَلَّهُمْ إِلَيْهِ يَرْجِعُونَ |
---|
Elmalılı | Derken o, bunları parça parça etti. Yalnız kendisine başvursunlar diye onların büyüğünü sağlam bıraktı. |
Y. Ali | So he broke them to pieces, (all) but the biggest of them, that they might turn (and address themselves) to it.
|
Words | | فجعلهم - So he made them| جذاذا - (into) pieces| إلا - except| كبيرا - a large (one)| لهم - of them,| لعلهم - so that they may| إليه - to it| يرجعون - return.| |
Pickthal | Then he reduced them to fragments, all save the chief of them, that haply they might have recourse to it. |
Arberry | So he broke them into fragments, all but a great one they had, for haply they would return to it. |
Shakir | So he broke them into pieces, except the chief of them, that haply they may return to it. |
Free Minds | So he broke them into pieces except for the biggest of them, so that they may turn to him. |
Qaribullah | He broke them all into pieces, except their great one so that they might return to it. |
Asad | And then he broke those [idols] to pieces, [all] save the biggest of them, so that they might [be able to] turn to it. [Sc., "for an explanation of what had happened".] |
Diyanet Vakfı | Sonunda İbrahim onları paramparça etti. Yalnız onların büyüğünü bıraktı; belki ona müracaat ederler diye. |
Diyanet | Hepsini paramparça edip, içlerinden büyüğünü ona başvursunlar diye, sağlam bıraktı. |
Edip Yüksel | Hepsini param parça etti; ancak belki ona danışırlar diye en büyüklerine dokunmadı. |
Suat Yıldırım | Onların bütün putlarını paramparça etti, yalnız, halk, belki de olup biten olay hakkında kendisine sorarlar düşüncesiyle, onların büyüklerine dokunmadı. |
Yaşar Nuri Öztürk | Sonunda onları parça parça etti. Yalnız en büyüklerini bıraktı ki, dönüp ona başvurabilsinler. |
Abdulbaki Gölpınarlı | Onları paramparça etti, yalnız, ona baş vursunlar diye büyüklerini bıraktı. |
Ali Bulaç | Böylece o, yalnızca büyükleri hariç olmak üzere onları paramparça etti; belki ona başvururlar diye. |
Süleyman Ateş | Nihayet (İbrahim) onları parça parça etti, yalnız onların büyüğünü bıraktı; belki ona müracaat ederler diye(!) |
Önceki [21:57]< >[21:59] Sonraki |