1. [2:16] | ülâike-lleẕîne-şteravu-ḍḍalâlete bilhüdâ. femâ rabiḥat ticâratühüm vemâ kânû mühtedîn. | أولئك الذين اشتروا الضلالة بالهدى فما ربحت تجارتهم وما كانوا مهتدين أُوْلَـئِكَ الَّذِينَ اشْتَرَوُاْ الضَّلاَلَةَ بِالْهُدَى فَمَا رَبِحَت تِّجَارَتُهُمْ وَمَا كَانُواْ مُهْتَدِينَ |
---|
Elmalılı | İşte onlar o kimselerdir ki, hidayet karşılığında sapıklığı satın aldılar da, ticaretleri kâr etmedi, doğru yolu da bulamadılar. |
Y. Ali | These are they who have bartered Guidance for error: But their traffic is profitless, and they have lost true direction,
|
Words | | أولئك - Those| الذين - (are) the ones who| اشتروا - bought| الضلالة - [the] astraying| بالهدى - for [the] guidance.| فما - So not| ربحت - profited| تجارتهم - their commerce| وما - and not| كانوا - were they| مهتدين - guided-ones.| |
Pickthal | These are they who purchase error at the price of guidance, so their commerce doth not prosper, neither are they guided. |
Arberry | Those are they that have bought error at the price of guidance, and their commerce has not profited them, and they are not right-guided. |
Shakir | These are they who buy error for the right direction, so their bargain shall bring no gain, nor are they the followers of the right direction. |
Free Minds | These are the ones who have purchased straying for guidance; their trade did not profit them, nor were they guided. |
Qaribullah | Such are those who barter away guidance for error, their trade did not profit (them), nor are they guided. |
Asad | [for] it is they who have taken error in exchange for guidance; and neither has their bargain brought them gain, nor have they found guidance [elsewhere]. |
Diyanet Vakfı | İşte onlar, hidayete karşılık dalaleti satın alanlardır. Ancak onların bu ticareti kazançlı olmamış ve kendileri de doğru yola girememişlerdir. |
Diyanet | Onlar, doğruluk yerine sapıklığı aldılar da alışverişleri kar getirmedi; doğru yolu bulamamışlardı. |
Edip Yüksel | Onlar hidayet karşılığında sapıklığı satın aldı. Ticaretleri ne kâr bırakır, ne de onları gerçeğe ulaştırır. |
Suat Yıldırım | İşte onlar hidâyeti verip, dalâlet satın aldılar. Ama bu, kârlı bir ticaret olmadı. Çünkü kâr yolunu tutmadılar. |
Yaşar Nuri Öztürk | İşte bunlar, doğruluk ve aydınlığı verip karanlık ve sapıklığı satın aldılar da ticaretleri hiçbir kazanç sağlamadı. Bir yol-yordama girebilmiş de değillerdir. |
Abdulbaki Gölpınarlı | Onlardır doğru yolu satıp azgınlığı alanlar. Alışverişlerinden faydalanmadıkları gibi bir kazanç yolu da tutmamışlardır. |
Ali Bulaç | İşte bunlar, hidayete karşılık sapıklığı satın almışlardır; fakat bu alış-verişleri bir yarar sağlamamış; hidayeti de bulmamışlardır. |
Süleyman Ateş | İşte onlar o kimselerdir ki, hidayet karşılığında sapıklığı satın aldılar da ticaretleri kar etmedi, doğru yolu da bulamadılar. |
Önceki [2:15]< >[2:17] Sonraki |