1. [19:39] | veenẕirhüm yevme-lḥasrati iẕ ḳuḍiye-l'emr. vehüm fî gafletiv vehüm lâ yü'minûn. | وأنذرهم يوم الحسرة إذ قضي الأمر وهم في غفلة وهم لا يؤمنون وَأَنْذِرْهُمْ يَوْمَ الْحَسْرَةِ إِذْ قُضِيَ الْأَمْرُ وَهُمْ فِي غَفْلَةٍ وَهُمْ لاَ يُؤْمِنُونَ |
---|
Elmalılı | (Ey Muhammed!) İnsanların pişmanlık duyacağı ve işin bitmiş olacağı (kıyamet) günü ile onları uyar. Onlar hâlâ gaflet içindedirler, onlar iman etmezler. |
Y. Ali | But warn them of the Day of Distress, when the matter will be determined: for (behold,) they are negligent and they do not believe!
|
Words | | وأنذرهم - And warn them| يوم - (of the) Day| الحسرة - (of) the Regret,| إذ - when| قضي - has been decided| الأمر - the matter.| وهم - And they| في - (are) in| غفلة - heedlessness,| وهم - and they| لا - (do) not| يؤمنون - believe.| |
Pickthal | And warn them of the Day of anguish when the case hath been decided. Now they are in a state of carelessness, and they believe not. |
Arberry | Warn thou them of the day of anguish, when the matter shall be determined, and they yet heedless and unbelieving. |
Shakir | And warn them of the day of intense regret, when the matter shall have been decided; and they are (now) in negligence and they do not believe. |
Free Minds | And warn them of the Day of remorse. When the matter is decided while they are oblivious, and they do not believe. |
Qaribullah | Warn them of that Day of Anguish, when the matter is determined whilst heedlessly they disbelieve. |
Asad | hence, warn them of [the coming of] the Day of Regrets, when everything will have been decided-for as yet they are heedless, and they do not believe [in it]. |
Diyanet Vakfı | (Resulüm!) Sen onları pişmanlık ve üzüntü günü hakkında uyar. Çünkü onlar bir gafletin içine dalmış oldukları halde ve henüz iman etmemişken (bakarsın) iş olup bitmiştir. |
Diyanet | Hala gaflet içinde bulunanları ve hala inanmayanları işin bitmiş olacağı o hasret günü ile uyar. |
Edip Yüksel | Yargının noktalanacağı Keder Günü hakkında onları uyar. Onlar hâlâ aymazlık içinde inanmıyorlar. |
Suat Yıldırım | Sen o hasret ve pişmanlık gününü, o haklarında ilâhî hükmün yerini bulacağı günü anlatarak uyar onları! Ama onlar gaflet içindeler, hâlâ iman etmiyorlar onlar. |
Yaşar Nuri Öztürk | Sen onları, o hasret günü ile ilgili olarak uyar. Çünkü onlar gaflet içindeyken, iman da etmemişken iş bitirilmiş olacaktır. |
Abdulbaki Gölpınarlı | Onları hasret günüyle korkut; iş olup biter o zaman ve onlar, şimdi gaflettedir ve onlar, inanmazlar. |
Ali Bulaç | İş(in) hükme bağlanıp biteceği, hasret gününe karşı onları uyar; onlar bir gaflet içindedirler ve onlar inanmıyorlar. |
Süleyman Ateş | Onları şu hasret gününe karşı uyar ki, o zaman kendileri gaflet içinde inanmamakta ısrar ederlerken iş bitirilmiş olur (yaptıklarına pişman olup hasret çeker dururlar, ama iş işten geçmiştir artık). |
Önceki [19:38]< >[19:40] Sonraki |