1. [18:67] | ḳâle inneke len testeṭî`a me`iye ṣabrâ. | قال إنك لن تستطيع معي صبرا قَالَ إِنَّكَ لَن تَسْتَطِيعَ مَعِيَ صَبْرًا |
---|
Elmalılı | (Hızır) dedi ki: "Doğrusu sen benimle asla sabredemezsin. |
Y. Ali | (The other) said: "Verily thou wilt not be able to have patience with me!"
|
Words | | قال - He said,| إنك - "Indeed, you| لن - never| تستطيع - will be able,| معي - with me,| صبرا - (to have) patience.| |
Pickthal | He said: Lo! thou canst not bear with me. |
Arberry | Said he, 'Assuredly thou wilt not be able to bear with me patiently. |
Shakir | He said: Surely you cannot have patience with me |
Free Minds | He said: "You will not be able to have patience with me." |
Qaribullah | 'You will not bear patiently with me, ' He replied. |
Asad | [The other] answered: "Behold, thou wilt never be able to have patience with me - |
Diyanet Vakfı | Dedi ki: Doğrusu sen benimle beraberliğe sabredemezsin. |
Diyanet | O: "Sen doğrusu benim yaptıklarıma dayanamazsın, bilgice kavrayamadığın bir şeye nasıl dayanabilirsin?" dedi. |
Edip Yüksel | "Sen benimle birlikte olmaya dayanamazsın," dedi, |
Suat Yıldırım | “Doğrusu” dedi, “sen benimle beraberliğe sabredemezsin.Bütün yönleriyle kavrayamadığın meseleler karşısında nasıl kendini tutabilirsin ki?” |
Yaşar Nuri Öztürk | Dedi: "Doğrusu sen benimle beraberliğe dayanamazsın." |
Abdulbaki Gölpınarlı | O, sen dedi, benimle beraber bulunmaya dayanamazsın. |
Ali Bulaç | Dedi ki: "Gerçekten sen, benimle birlikte olma sabrını göstermeye güç yetiremezsin." |
Süleyman Ateş | (O da): "Sen benimle beraber bulunmağa dayanamazsın" dedi. |
Önceki [18:66]< >[18:68] Sonraki |