1. [15:63] | ḳâlû bel ci'nâke bimâ kânû fîhi yemterûn. | قالوا بل جئناك بما كانوا فيه يمترون قَالُواْ بَلْ جِئْنَاكَ بِمَا كَانُواْ فِيهِ يَمْتَرُونَ |
---|
Elmalılı | Elçiler dediler ki: "Bilakis biz sana onların şüphe ettiği azabı getirdik." | Y. Ali | They said: "Yea, we have come to thee to accomplish that of which they doubt.
| Words | | قالوا - They said,| بل - "Nay,| جئناك - we have come to you| بما - with what| كانوا - they were| فيه - in it| يمترون - disputing,| | Pickthal | They said: Nay, but we bring thee that concerning which they keep disputing, | Arberry | They said, 'Nay, but we have brought thee that concerning which they were doubting. | Shakir | They said: Nay, we have come to you with that about which they disputed. | Free Minds | They said: "Alas, we have come to you with that which they are doubting." | Qaribullah | 'No, ' they replied: 'We bring you (news) of that concerning which they were doubting. | Asad | They answered: "Nay, but we have come unto thee with [the announcement of] something that they [who are given to evil] have always been wont to call in question," | Diyanet Vakfı | Dediler ki: "Bilakis, biz sana, onların şüphe etmekte oldukları şeyi (azabı ve helakı) getirdik. | Diyanet | "Biz sana sadece şüphe edip durdukları azabı getirdik. Sana gerçekle geldik. Şüphesiz biz doğru söyleyenleriz. Artık, geceleyin bir ara, aileni yola çıkar, sen de arkalarından git; hiçbiriniz arkaya bakmasın; emrolunduğunuz yere doğru yürüyün" dediler. | Edip Yüksel | Dediler ki: " Onların kuşkulandıkları şeyi sana getirdik." | Suat Yıldırım | “Yok” dediler, “Biz sana, onların şüphe ettikleri cezayı getirdik ve sana emr-i Hak ile geldik, emin ol biz sadık kimseleriz.Hemen gecenin sonunda aileni yola çıkar, sen de arkalarından git, içinizden hiç kimse dönüp ardına bakmasın, size emredilen yere geçin gidin.” [15,8; 11,65] | Yaşar Nuri Öztürk | Dediler: "Sana öyle bir şey getirdik ki, onun hakkında kuşkulanıp duruyorlardı." | Abdulbaki Gölpınarlı | Onlar, biz dediler, onların şüphe ettikleri şeyi getirdik. | Ali Bulaç | "Hayır" dediler. "Biz sana, onların hakkında kuşkuya kapıldıkları şeyle geldik." | Süleyman Ateş | Dediler ki: "Doğrusu, biz onların, hakkında şüphe ettikleri((tanrı azabı)nı sana getirdik," | Önceki [15:62]< >[15:64] Sonraki |
|