1. [101:7] | fehüve fî `îşetir râḍiyeh. | فهو في عيشة راضية فَهُوَ فِي عِيشَةٍ رَّاضِيَةٍ |
---|
Elmalılı | O gün kimin tartıları ağır basarsa o, hoşnut olacağı bir hayat içindedir. |
Y. Ali | Will be in a life of good pleasure and satisfaction.
|
Words | | فهو - Then he| في - (will be) in| عيشة - a life,| راضية - pleasant.| |
Pickthal | He will live a pleasant life. |
Arberry | shall inherit a pleasing life, |
Shakir | He shall live a pleasant life. |
Free Minds | He will be in a happy life. |
Qaribullah | shall live in a life which is pleasing, |
Asad | shall find himself in a happy' state of life; |
Diyanet Vakfı | İşte o, hoşnut edici bir yaşayış içinde olur. |
Diyanet | Ama tartıları ağır gelen kimse hoş bir hayat içinde olacaktır. |
Edip Yüksel | O, mutlu bir hayat içinde olacaktır. |
Suat Yıldırım | Memnun kalacağı bir hayata girer. |
Yaşar Nuri Öztürk | Evet o kişi, hoşnutluk verici bir yaşayış içindedir. |
Abdulbaki Gölpınarlı | O, hoşnut, razı bir geçimdedir. |
Ali Bulaç | Artık o, hoşnut olunan bir hayat içindedir. |
Süleyman Ateş | O, memmun edici bir hayat içindedir. |
Önceki [101:6]< >[101:8] Sonraki |