1. [9:50] | in tüṣibke ḥasenetün tesü'hüm. vein tüṣibke müṣîbetüy yeḳûlû ḳad eḫaẕnâ emranâ min ḳablü veyetevellev vehüm feriḥûn. | إن تصبك حسنة تسؤهم وإن تصبك مصيبة يقولوا قد أخذنا أمرنا من قبل ويتولوا وهم فرحون إِن تُصِبْكَ حَسَنَةٌ تَسُؤْهُمْ وَإِن تُصِبْكَ مُصِيبَةٌ يَقُولُواْ قَدْ أَخَذْنَا أَمْرَنَا مِن قَبْلُ وَيَتَوَلَّواْ وَّهُمْ فَرِحُونَ |
---|
Elmalılı | Eğer sana bir iyilik dokunursa fenalarına gider. Eğer sana bir musibet gelirse "Biz zaten tedbirimizi önceden almıştık." derler ve sevine sevine dönüp giderler. | Y. Ali | If good befalls thee, it grieves them; but if a misfortune befalls thee, they say, "We took indeed our precautions beforehand," and they turn away rejoicing.
| Words | | إن - If| تصبك - befalls you| حسنة - good,| تسؤهم - it distresses them,| وإن - but if| تصبك - befalls you| مصيبة - a calamity| يقولوا - they say,| قد - "Verily,| أخذنا - we took| أمرنا - our matter| من - before."| قبل - before."| ويتولوا - And they turn away| وهم - while they| فرحون - (are) rejoicing.| | Pickthal | If good befalleth thee (O Muhammad) it afflicteth them, and if calamity befalleth thee, they say: We took precaution, and they turn away well pleased. | Arberry | If good fortune befalls thee, it vexes them; but if thou art visited by an affliction, they say, 'We took our dispositions before', and turn away, rejoicing. | Shakir | If good befalls you, it grieves them, and if hardship afflicts you, they say: Indeed we had taken care of our affair before; and they turn back and are glad. | Free Minds | When any good befalls you, it upsets them, and if any bad befalls you, they Say: "We have made our precautions beforehand," and they turn away happy. | Qaribullah | If good comes to you, it grieves them; but if hardship befalls you, they say: 'We have taken our precautions, ' and they turn away, rejoicing. | Asad | Should good fortune alight on thee," [O Prophet,] it will grieve them; and should misfortune befall thee, they will say [to themselves], "We have already taken our precautions beforehand!" - and will turn away, and will rejoice. | Diyanet Vakfı | Eğer sana bir iyilik erişirse, bu onları üzer. Ve eğer başına bir musibet gelirse, "İyi ki biz daha önce tedbirimizi almışız" derler ve böbürlenerek dönüp giderler. | Diyanet | Sana bir iyilik gelince onların fenasına gider; bir kötülük gelse, "Biz önceden ihtiyatlı davrandık" derler, sevinerek dönüp giderler. | Edip Yüksel | Sana bir iyilik dokunsa onları üzer, sana bir kötülük dokunsa, "Biz önceden önlem almıştık," derler ve sevinç içinde dönüp giderler. | Suat Yıldırım | Sana bir iyilik gelirse onlar üzülürler ve eğer başına bir musîbet gelirse içlerinden, “Neyse ki biz daha önce tedbirimizi almıştık. Sorununuzu nasıl çözerseniz çözünüz!” deyip senin başına gelen felaketten dolayı keyifli keyifli arkalarını döner giderler. | Yaşar Nuri Öztürk | Sana bir iyilik isabet etse bu onları üzer. Sana bir musibet dokunsa: "İşimizi önceden sağlam tutmuşuz." derler ve kibirli bir sevinçle dönüp giderler. | Abdulbaki Gölpınarlı | Sana bir iyilik geldi mi kötüleşir onlar; bir musibete uğrarsan biz derler, daha önce tedbir aldık, ihtiyata riayet ettik ve güvenle, gururla yüz çevirip giderler. | Ali Bulaç | Sana iyilik dokunursa, bu onları fenalaştırır, bir musibet isabet edince ise: "Biz önceden tedbirimizi almıştık" derler ve sevinç içinde dönüp giderler. | Süleyman Ateş | Sana bir iyilik ulaşsa (bu,) onların hoşuna gitmez ve eğer sana bir kötülük ulaşsa: "Biz önceden (sefere katılmamakla) başımızın çaresine bakmışız" derler, sevinerek döner(gider)ler. | Önceki [9:49]< >[9:51] Sonraki |
|