1. [45:17] | veâteynâhüm beyyinâtim mine-l'emr. feme-ḫtelefû illâ mim ba`di mâ câehümü-l`ilmü bagyem beynehüm. inne rabbeke yaḳḍî beynehüm yevme-lḳiyâmeti fîmâ kânû fîhi yaḫtelifûn. | وآتيناهم بينات من الأمر فما اختلفوا إلا من بعد ما جاءهم العلم بغيا بينهم إن ربك يقضي بينهم يوم القيامة فيما كانوا فيه يختلفون وَآتَيْنَاهُم بَيِّنَاتٍ مِّنَ الْأَمْرِ فَمَا اخْتَلَفُوا إِلَّا مِن بَعْدِ مَا جَاءَهُمْ الْعِلْمُ بَغْيًا بَيْنَهُمْ إِنَّ رَبَّكَ يَقْضِي بَيْنَهُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ فِيمَا كَانُوا فِيهِ يَخْتَلِفُونَ |
---|
Elmalılı | Din hususunda onlara apaçık deliller verdik. Fakat onlar, kendilerine ilim geldikten sonra aralarındaki çekememezlik ve düşmanlık yüzünden ayrılığa düşmüşlerdi. Şüphesiz Rabbin, ayrılığa düştükleri şeylerde, kıyâmet günü aralarında hükmedecektir. |
Y. Ali | And We granted them Clear Signs in affairs (of Religion): it was only after knowledge had been granted to them that they fell into schisms, through insolent envy among themselves. Verily thy Lord will judge between them on the Day of Judgment as to those matters in which they set up differences.
|
Words | | وآتيناهم - And We gave them| بينات - clear proofs| من - of| الأمر - the matter.| فما - And not| اختلفوا - they differed| إلا - except| من - after| بعد - after| ما - [what]| جاءهم - came to them| العلم - the knowledge,| بغيا - (out of) envy| بينهم - between themselves.| إن - Indeed,| ربك - your Lord| يقضي - will judge| بينهم - between them| يوم - (on the) Day| القيامة - (of) the Resurrection| فيما - about what| كانوا - they used to| فيه - therein| يختلفون - differ.| |
Pickthal | And gave them plain commandments. And they differed not until after the knowledge came unto them, through rivalry among themselves. Lo! thy Lord will judge between them on the Day of Resurrection concerning that wherein they used to differ. |
Arberry | We gave them clear signs of the Command; so they differed not, except after the knowledge had come to them, being insolent one to another. Surely thy Lord will decide between them on the Day of Resurrection touching their differences. |
Shakir | And We gave them clear arguments in the affair, but they did not differ until after knowledge had come to them out of envy among themselves; surely your -Lord will judge between them on the day of resurrection concerning that wherein they differed. |
Free Minds | And We gave them clarity in the matter, but then they disputed after the knowledge had come to them, out of jealousy amongst themselves. Your Lord will judge them on the Day of Resurrection regarding everything that they have disputed. |
Qaribullah | We gave them clear signs of the Command; yet it was not until after knowledge had come to them that they differed among themselves, and were insolent to each other. On the Day of Resurrection your Lord will indeed decide their differences. |
Asad | And We gave them clear indications of the purpose [of faith]; [This, I believe, is the meaning of the phrase min al-amr in the above context, although most of the classical commentators are of the opinion that amr signifies here "religion" (din), and interpret the whole phrase, accordingly, as "of what pertains to religion". Since, however, the common denominator in all the possible meanings of the term amr - e.g., "command", "in |
Diyanet Vakfı | Din konusunda onlara açık deliller verdik. Ama onlar kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki çekememezlik yüzünden ayrılığa düştüler. Şüphesiz Rabbin, ayrılığa düştükleri şeyler hakkında kıyamet günü aralarında hüküm verecektir. |
Diyanet | Din konusunda, onlara belgeler verdik; ancak, kendilerine ilim geldikten sonra birbirini çekememezlikten ayrılığa düştüler. Rabbin kıyamet günü, ayrılığa düştükleri şeyler hakkında şüphesiz aralarında hükmedecektir. |
Edip Yüksel | Onlara apaçık emirler verdik. Kendilerine bilgi geldikten sonra, aralarındaki çekememezlikten ötürü ayrılığa düştüler. Diriliş Günü senin Rabbin, ayrılığa düştükleri konularda onların arasında yargı verecektir. |
Suat Yıldırım | Onlara din işinde parlak deliller, mûcizeler verdik. Şimdi onların din konusunda ihtilaf etmeleri, sırf kendilerine gerçeğe dair ilim geldikten sonra haset ve ihtirastan dolayıdır.Senin Rabbin kıyamet günü, ayrılığa düştükleri hususlarda aralarında hükmünü verecektir. |
Yaşar Nuri Öztürk | Onlara, iş ve yönetime ilişkin açık-seçik belgeler verdik. Onlar, kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki azgınlık ve kıskançlık yüzünden ihtilafa düştüler. Hiç kuşkusuz, Rabbin, onlar arasında, tartışıp durdukları şeyle ilgili olarak kıyamet günü hüküm verecektir. |
Abdulbaki Gölpınarlı | Ve sonradan olacak işe ait de apaçık deliller gösterdik onlara; derken, o hususta kendilerine bir bilgi geldikten sonradır ki ancak aralarındaki hırs ve haset yüzünden ayrılığa düştüler; şüphe yok ki Rabbin, kıyamet gününde, ayrılığa düştükleri şeyler hakkında, aralarında hüküm verecek. |
Ali Bulaç | Ve onlara bu emirden açık belgeler verdik. Fakat onlar, kendilerine ilim geldikten sonra, yalnızca aralarındaki 'hakka tecavüz ve azgınlıktan' dolayı ihtilafa düştüler. Şüphesiz Rabbin, hakkında ihtilafa düştükleri şeyde kıyamet günü aralarında hüküm verecektir. |
Süleyman Ateş | Ve onlara bu (din) iş(in)de açık deliller verdik. Onlar kendilerine bilgi geldikten sonra sadece aralarındaki çekememezlik yüzünden ayrılığa düştüler. Şüphesiz, Rabbin kıyamet günü, ayrılığa düştükleri şeylerde onlar arasında hüküm verecektir. |
Önceki [45:16]< >[45:18] Sonraki |