1. [43:83] | feẕerhüm yeḫûḍû veyel`abû ḥattâ yülâḳû yevmehümü-lleẕî yû`adûn. | فذرهم يخوضوا ويلعبوا حتى يلاقوا يومهم الذي يوعدون فَذَرْهُمْ يَخُوضُوا وَيَلْعَبُوا حَتَّى يُلَاقُوا يَوْمَهُمُ الَّذِي يُوعَدُونَ |
---|
Elmalılı | Şimdi sen bırak onları, tehdit edildikleri günlerine kavuşuncaya kadar batıla dalsınlar oynasınlar. |
Y. Ali | So leave them to babble and play (with vanities) until they meet that Day of theirs, which they have been promised.
|
Words | | فذرهم - So leave them| يخوضوا - (to) converse vainly| ويلعبوا - and play| حتى - until| يلاقوا - they meet| يومهم - their Day| الذي - which| يوعدون - they are promised| |
Pickthal | So let them flounder (in their talk) and play until they meet the Day which they are promised. |
Arberry | Then leave them alone to plunge and play, until they encounter that day of theirs which they are promised. |
Shakir | So leave them plunging into false discourses and sporting until they meet their day which they are threatened with. |
Free Minds | So leave them to speak nonsense and play until they meet their Day, which they have been promised. |
Qaribullah | Let them alone to plunge and play, until they encounter that Day of theirs which they are promised. |
Asad | But leave them to indulge in idle talk and play [with words] [Evidently an allusion to the verbal subtleties of the Nicene Creed, and particularly the statement, "Jesus Christ, the Son of God, begotten, not made [i.e., not created], by the Father as His only Son, of the same substance as the Father, God of God...", etc.] until they face that [Judgment] Day of theirs which they have been promised: |
Diyanet Vakfı | Sen bırak onları, kendilerine söz verilen günlerine kavuşuncaya kadar batıla dalsınlar, oynaya dursunlar. |
Diyanet | Bırak onları, kendilerine söz verilen güne kavuşana kadar, dalsınlar, oynasınlar. |
Edip Yüksel | Bırak onları, kendilerine söz verilen günlerine kavuşuncaya kadar dalsınlar, oynasınlar. |
Suat Yıldırım | Kendilerine bildirilen o hesap gününe kavuşuncaya kadar, onları kendi hallerine bırak, batıllarına dalsınlar, varsın oyalansınlar. |
Yaşar Nuri Öztürk | Bırak onları, kendilerine vaat edilen günlerine kavuşuncaya değin dalıp gitsinler; oynayıp oyalansınlar! |
Abdulbaki Gölpınarlı | Bırak onları, vaadedilen güne ulaşıncaya dek didinip oynasınlar. |
Ali Bulaç | Artık onları bırak; onlara vadedilen günlerine kadar, dalsınlar ve oynaya dursunlar. |
Süleyman Ateş | Bırak onları, kendilerine söylenen günlerine kavuşuncaya kadar dalsın, oynasınlar. |
Önceki [43:82]< >[43:84] Sonraki |