Kelime

Kelime<not selected>
Kök<not selected>
Konum[:]

Lütfen mavi renkteki Arapça herhangi bir kelimeyi tıklayınız.

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
15 farklı meali görmek için lütfen [Sure:Ayet] numarasına tıklayınız
Ayet(ler): 1 Surah :  40 - Mü'minGörüntülenen ayet : 83 | 85 - Sure No: 40
Önceki [40:82]< >[40:84] Sonraki
1.
[40:83]
felemmâ câethüm rusülühüm bilbeyyinâti feriḥû bimâ `indehüm mine-l`ilmi veḥâḳa bihim mâ kânû bihî yestehziûn.فلما جاءتهم رسلهم بالبينات فرحوا بما عندهم من العلم وحاق بهم ما كانوا به يستهزئون
فَلَمَّا جَاءَتْهُمْ رُسُلُهُم بِالْبَيِّنَاتِ فَرِحُوا بِمَا عِندَهُم مِّنَ الْعِلْمِ وَحَاقَ بِهِم مَّا كَانُوا بِهِ يَسْتَهْزِؤُون
Elmalılı Çünkü onlara peygamberleri, delillerle geldikleri zaman, kendilerinde bulunan ilme güvendiler de o alay ettikleri şey onları kuşatıverdi.
Y. AliFor when their messengers came to them with Clear Signs, they exulted in such knowledge (and skill) as they had; but that very (Wrath) at which they were wont to scoff hemmed them in.
 Words| فلما - Then when| جاءتهم - came to them| رسلهم - their Messengers| بالبينات - with clear proofs| فرحوا - they rejoiced| بما - in what| عندهم - they had| من - of| العلم - the knowledge,| وحاق - and enveloped| بهم - them| ما - what| كانوا - they used to| به - [at it]| يستهزئون - mock.|
PickthalAnd when their messengers brought them clear proofs (of Allah's Sovereignty) they exulted in the knowledge they (themselves) possessed. And that which they were wont to mock befell them.
Arberry So, when their Messengers brought them the clear signs, they rejoiced in what knowledge they had, and were encompassed by that they mocked at.
ShakirThen when their messengers came to them with clear arguments, they exulted in what they had with them of knowledge, and there beset them that which they used to mock.
Free MindsThen, when their messengers came to them with clear proofs, they were content with what they already had of the knowledge. And that which they ridiculed became their doom.
Qaribullah When their Messengers brought them clear verses they rejoiced in such knowledge as they had; but they were encompassed by that which they mocked.
Asadfor when their apostles came to them with all evidence of the truth, they arrogantly exulted in whatever knowledge they [already] possessed: [I.e., they were fully satisfied with their own empirically or speculatively acquired or inherited knowledge; and so, in their arrogant conviction that man is "self-sufficient" and, therefore, not in need of any guidance by a Power beyond the reach of human perception, they rejected whatever ethical and spiritual truths were offered them by the prophets.] and [so, in the end,] they were overwhelmed by the very thing which they were wont to deride. [I.e., the idea of God's existence and inescapable judgment: see 6:10 and the corresponding note.]
Diyanet VakfıPeygamberleri onlara apaçık bilgiler getirince, onlar kendilerinde bulunan (beşeri) bilgiye güvendiler (onu alaya aldılar). Alaya aldıkları şey kendilerini boğuverdi.
DiyanetPeygamberleri onlara belgelerle gelince, kendilerinde olan bilgiden gururlandılar da, alaya aldıkları şey kendilerini sarıverdi.
Edip YükselElçileri apaçık kanıtlarla kendilerine vardıklarında, yanlarındaki bilgiyle gururlandılar. Alaya aldıkları şey kendilerini sarıverdi.
Suat YıldırımResulleri onlara açık açık delilleri getirdikçe, bunlar kendilerinde bulunan bilgi ile şımarıp böbürlendiler (Peygamberlerin getirdiği hidâyetle alay ettiler).Sonunda alaya almalarının cezası, kendilerini her taraftan kuşatıverdi.
Yaşar Nuri ÖztürkResulleri onlara açık-seçik beyyineler getirdiklerinde, onlar, yanlarındaki bilgiyle sevinip övündüler. Ve alay edip durdukları şey kendilerini kuşatıverdi.
Abdulbaki GölpınarlıPeygamberleri, apaçık delillerle onlara gelince kendilerindeki bilgiye güvenip övündüler, kendilerini gördüler de alay ettikleri şey, başlarına geliverdi.
Ali BulaçResulleri kendilerine apaçık belgeler getirdiği zaman, onlar, yanlarında olan ilimden dolayı sevinip-böbürlendiler de, kendisini alay konusu edindikleri şey, onları sarıp-kuşatıverdi.
Süleyman AteşElçileri onlara açık kanıtlar getirince, yanlarında bulunan bilgi ile sevin(ip övün)düler (peygamberlerin getirdikleri bilgiye değer vermediler, onlarla alay ettiler). Sonunda alay edegeldikleri şey, kendilerini kuşatıverdi.
Önceki [40:82]< >[40:84] Sonraki
Burada sunulan verilerin tamamı kontrol edilmemiştir. Lütfen orijinal kaynaklardan doğruluğunu kontrol ediniz. Türkçe Tercümeler, tanzil.net internet sitesinden temin edilmiştir. Çalışmamızda kullanılan veritabanı, openburhan.net projesinin veritabanının yeniden düzenlenmiş halidir. Kur'an-ı Kerim sayfasına dönüş için tıklayınız. Urduca-İngilizce OpenBurhan versiyonu için tıklayınız. Çalışmamızda kullanılan verilerin ve dosyaların telif hakları sahiplerine aittir.
OpenBurhanTR 2.0.17