1. [4:70] | ẕâlike-lfaḍlü mine-llâh. vekefâ billâhi `alîmâ. | ذلك الفضل من الله وكفى بالله عليما ذَلِكَ الْفَضْلُ مِنَ اللّهِ وَكَفَى بِاللّهِ عَلِيمًا |
---|
Elmalılı | Bu lütuf Allah'tandır. Bilen olarak Allah yeter. |
Y. Ali | Such is the bounty from Allah: And sufficient is it that Allah knoweth all.
|
Words | | ذلك - That| الفضل - (is) the Bounty| من - of| الله - Allah,| وكفى - and sufficient| بالله - Allah,| عليما - (as) All-Knower.| |
Pickthal | That is bounty from Allah, and Allah sufficeth as Knower. |
Arberry | That is the bounty from God; God suffices as One who knows. |
Shakir | This is grace from Allah, and sufficient is Allah as the Knower. |
Free Minds | That is the bounty from God; and God knows what is best. |
Qaribullah | This is the Bounty of Allah. It is sufficient that Allah is the Knowledgeable. |
Asad | Such is the bounty of God - and none has the knowledge which God has. |
Diyanet Vakfı | Bu lütuf Allah'tandır. Bilen olarak Allah yeter. |
Diyanet | Bu nimet, Allah'tandır. Bilen olarak Allah yeter. |
Edip Yüksel | Bu lütuf ALLAH'tandır. Bilen olarak ALLAH yeter. |
Suat Yıldırım | Bu, Allah'tan bir lütuftur. Bu lütfa lâyık olanların kadrini Allah’ın bilmesi yeter de artar! |
Yaşar Nuri Öztürk | Böylesi bir beraberlik Allah'ın lütfudur. Herşeyi bilici olarak Allah yeter. |
Abdulbaki Gölpınarlı | Bu lütuf ve ihsan, Allah'tandır ve Allah'ın her şeyi bilmesi yeter. |
Ali Bulaç | Bu fazl (bol ihsan), Allah'tandır. Bilen olarak Allah yeter. |
Süleyman Ateş | Bu ni'met, Allah'tandır. Bilen olarak Allah yeter. |
Önceki [4:69]< >[4:71] Sonraki |