1. [37:60] | inne hâẕâ lehüve-lfevzü-l`ażîm. | إن هذا لهو الفوز العظيم إِنَّ هَذَا لَهُوَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ |
---|
Elmalılı | İşte bu büyük kurtuluştur. |
Y. Ali | Verily this is the supreme achievement!
|
Words | | إن - Indeed,| هذا - this| لهو - surely| الفوز - (is) the attainment| العظيم - great.| |
Pickthal | Lo! this is the supreme triumph. |
Arberry | This is indeed the mighty triumph, |
Shakir | Most surely this is the mighty achievement. |
Free Minds | Such is the greatest triumph. |
Qaribullah | Indeed, this is the mighty victory, |
Asad | Verily, this - this indeed - is the triumph supreme!" |
Diyanet Vakfı | Şüphesiz bu, büyük kurtuluştur. |
Diyanet | İşte büyük kurtuluş şüphesiz budur. |
Edip Yüksel | İşte büyük zafer budur. |
Suat Yıldırım | Sonra cennetteki arkadaşlarına dönerek: “O ilk ölümümüzden sonra artık bize burada ölüm olmayacak değil mi, o azap bize hiç ulaşmayacak değil mi? Ne güzel! Şükürler olsun! İşte kurtuluş, işte büyük başarı diye buna derler. Çalışanlar, asıl, böyle bir başarı elde etmek için çalışsınlar!” |
Yaşar Nuri Öztürk | Doğrusu bu, büyük başarının ta kendisidir. |
Abdulbaki Gölpınarlı | Şüphe yok ki bu, elbette büyük bir kurtuluş, büyük bir kutluluk. |
Ali Bulaç | Şüphesiz, bu, asıl büyük 'kurtuluş ve mutluluğun' ta kendisidir. |
Süleyman Ateş | Gerçekten büyük başarı ve mutluluk budur! |
Önceki [37:59]< >[37:61] Sonraki |