1. [37:42] | fevâkih. vehüm mükramûn. | فواكه وهم مكرمون فَوَاكِهُ وَهُم مُّكْرَمُونَ |
---|
Elmalılı | Meyveler (vardır), Naîm cennetlerinde onlara hep ikram edilir. |
Y. Ali | Fruits (Delights); and they (shall enjoy) honour and dignity,
|
Words | | فواكه - Fruits| وهم - and they| مكرمون - (will) be honored| |
Pickthal | Fruits. And they will be honoured |
Arberry | fruits -- and they high-honoured |
Shakir | Fruits, and they shall be highly honored, |
Free Minds | Fruits, and they will be honoured. |
Qaribullah | fruits. And they are receivers of generosity |
Asad | as the fruits [of their life on earth]; and honoured shall they be |
Diyanet Vakfı | (Türlü türlü) meyveler vardır. Ve onlar ağırlanırlar. |
Diyanet | İşte bildirilen rızık ve meyveler onlaradır. Nimet cennetlerinde, karşılıklı tahtlar üzerinde kendilerine ikram olunur. |
Edip Yüksel | Meyvelerle ağırlanacaklardır. |
Suat Yıldırım | Onların, tarife hacet olmayan, her yönden mükemmel bir nasipleri vardır, onlara meyveler vardır. Ve onlar hep izzet ve ikramla ağırlanırlar. |
Yaşar Nuri Öztürk | Çeşit çeşit meyveler vardır. İkramla karşılanan kişilerdir onlar. |
Abdulbaki Gölpınarlı | Yemişler ve onlar, büyük derecelere nail olanlardır. |
Ali Bulaç | Çeşitli-meyveler. Onlar ikram görenlerdir. |
Süleyman Ateş | (Türlü türlü) Meyvalar. Ve onlar ağırlanırlar. |
Önceki [37:41]< >[37:43] Sonraki |