1. [37:15] | veḳâlû in hâẕâ illâ siḥrum mübîn. | وقالوا إن هذا إلا سحر مبين وَقَالُوا إِنْ هَذَا إِلَّا سِحْرٌ مُّبِينٌ |
---|
Elmalılı | Ve diyorlar ki: "Bu apaçık büyüden başka bir şey değildir." |
Y. Ali | And say, "This is nothing but evident sorcery!
|
Words | | وقالوا - And they say,| إن - "Not| هذا - (is) this| إلا - except| سحر - a magic| مبين - clear.| |
Pickthal | And they say: Lo! this is mere magic; |
Arberry | and they say, 'This is nothing but manifest sorcery. |
Shakir | And they say: This is nothing but clear magic: |
Free Minds | And they said: "This is nothing but evident magic!" |
Qaribullah | and say: 'This is nothing but clear sorcery! ' |
Asad | and say: "This is clearly nothing but [a mortal's] spellbinding eloquence! |
Diyanet Vakfı | Bu ancak açık bir büyüdür, derler. |
Diyanet | "Bu apaçık bir sihirdir; öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman, önceki babalarımız yahut biz mi dirileceğiz?" derler. |
Edip Yüksel | Derler, "Bu, apaçık bir büyüden başka bir şey değildir." |
Suat Yıldırım | Gerçeği gösteren bir delil veya bir mûcize görseler, başkalarını da onunla alay etmeye çağırır ve “Bu, derler, besbelli bir sihir! Demek biz öldükten, hem de çürümüş kemik ve toz toprak haline geldikten sonra, biz mi dirilecek mişiz! Gelmiş geçmiş babalarımız ve dedelerimiz de mi dirilecekler!” |
Yaşar Nuri Öztürk | Şöyle dediler: "Bu, apaçık bir büyüden başka şey değildir." |
Abdulbaki Gölpınarlı | Ve derler ki: Bu, ancak apaçık bir büyüden başka bir şey değil. |
Ali Bulaç | "Bu, açıkça bir büyüden başkası değildir" dediler. |
Süleyman Ateş | Bu apaçık bir büyüden başka bir şey değildir. diyorlar. |
Önceki [37:14]< >[37:16] Sonraki |