1. [34:54] | veḥîle beynehüm vebeyne mâ yeştehûne kemâ fu`ile bieşyâ`ihim min ḳabl. innehüm kânû fî şekkim mürîbün. | وحيل بينهم وبين ما يشتهون كما فعل بأشياعهم من قبل إنهم كانوا في شك مريب وَحِيلَ بَيْنَهُمْ وَبَيْنَ مَا يَشْتَهُونَ كَمَا فُعِلَ بِأَشْيَاعِهِم مِّن قَبْلُ إِنَّهُمْ كَانُوا فِي شَكٍّ مُّرِيبٍ |
---|
Elmalılı | Artık kendileriyle arzularının arasına set çekilmiştir. Tıpkı bundan önce benzerlerine yapıldığı gibi. Çünkü hepsi işkilli bir şüphe içinde bulunuyorlardı |
Y. Ali | And between them and their desires, is placed a barrier, as was done in the past with their partisans: for they were indeed in suspicious (disquieting) doubt.
|
Words | | وحيل - And a barrier will be placed| بينهم - between them| وبين - and between| ما - what| يشتهون - they desire,| كما - as| فعل - was done| بأشياعهم - with their kind| من - before.| قبل - before.| إنهم - Indeed, they| كانوا - were| في - in| شك - doubt| مريب - disquieting.| |
Pickthal | And a gulf is set between them and that which they desire, as was done for people of their kind of old. Lo! they were in hopeless doubt. |
Arberry | And a barrier is set between them and that they desire, as was done with the likes of them aforetime; they were in doubt disquieting. |
Shakir | And a barrier shall be placed between them and that which they desire, as was done with the likes of them before: surely they are in a disquieting doubt. |
Free Minds | And they will be separated from what they had desired, as was done for their counterparts before. They have been in grave doubt. |
Qaribullah | And a barrier is set between them and that which they desire, as it was done before with their like; they were in suspicious doubt. ' |
Asad | And so, a barrier will be set between them and all that they had [ever] desired, [Thus, the impossibility of attaining to the fulfillment of any of their desires - whether positive or negative - sums up, as it were, the suffering of the damned in the life to come.] as will be done to such of their kind as lived before their time: for, behold, they [too] were lost in doubt amounting to suspicion. [I.e., a suspicion that all moral postulates were but meant to deprive them of what they considered to be the "legitimate advantages" of life in this world.] |
Diyanet Vakfı | Artık, bundan önce benzerlerine yapıldığı gibi, kendileriyle arzu ettikleri şey arasına perde çekilmiştir. Şüphesiz onlar, kendilerini endişeye düşüren bir korku içindeydiler. |
Diyanet | Kendileriyle, arzuladıkları şeyler arasına artık engel konur; nitekim, daha önce, kendilerine benzeyenlere de aynı şey yapılmıştı. Çünkü onlar şüphe ve endişe içindeydiler. |
Edip Yüksel | Sonunda, arzuladıkları şeylerden yoksun bırakılırlar. Kendilerinden önceki benzerlerine de aynı şey yapılmıştı. Onlar aşırı bir kuşku içinde idiler. |
Suat Yıldırım | Neticede, tıpkı daha önce benzerlerine yapıldığı gibi, kendileriyle arzu ettikleri şey arasına sed çekilir.Çünkü onlar, kıyamet hakkında gerçekten insanları kötü zanna düşüren bir şüphe içindeydiler. |
Yaşar Nuri Öztürk | Artık kendileriyle, iştahla arzuladıkları şey arasına engel konmuştur. Tıpkı daha önce benzerlerine yapıldığı gibi. Gerçek şu ki onlar, tutarsızlığa iten bir kuşku içindeydiler. |
Abdulbaki Gölpınarlı | Onlarla dileyip arzuladıkları şeylerin arasına bir engeldir çekildi artık, nitekim daha önce onların yolunu tutanlara da böyle olmuştu; şüphe yok ki onlar, tereddüt içindeydiler, şüpheye düşmüşlerdi. |
Ali Bulaç | (Şimdi) Kendileriyle istek duydukları şeyler arasında perde çekilmiştir; daha önce benzerlerine yapıldığı gibi. Çünkü onlar, kuşku verici bir tereddüt içinde idiler. |
Süleyman Ateş | Tıpkı bundan önce benzerlerine yapıldığı gibi, kendileriyle arzu ettikleri şey arasına perde çekildi. Doğrusu, onlar katmerli bir kuşku içindedirler. |
Önceki [34:53]< >[35:1] Sonraki |