1.
[34:10] | veleḳad âteynâ dâvûde minnâ faḍlâ. yâ cibâlü evvibî me`ahû veṭṭayr. veelennâ lehü-lḥadîd. |  ولقد آتينا داوود منا فضلا يا جبال أوبي معه والطير وألنا له الحديد
وَلَقَدْ آتَيْنَا دَاوُودَ مِنَّا فَضْلًا يَا جِبَالُ أَوِّبِي مَعَهُ وَالطَّيْرَ وَأَلَنَّا لَهُ الْحَدِيدَ |
|---|
| Elmalılı | Andolsun ki, biz Davud'a tarafımızdan bir fazilet verdik. "Ey dağlar! Onunla beraber tesbih edin." dedik ve bunu kuşlara da (emrettik) ve ona demiri yumuşattık. | | Y. Ali | We bestowed Grace aforetime on David from ourselves: "O ye Mountains! Sing ye back the Praises of Allah with him! and ye birds (also)! And We made the iron soft for him;-
| | Words | | ولقد - And certainly,| آتينا - We gave| داوود - Dawood| منا - from Us| فضلا - Bounty.| يا - O| جبال - "O mountains!| أوبي - Repeat praises| معه - with him,| والطير - and the birds."| وألنا - And We made pliable| له - for him| الحديد - [the] iron,| | | Pickthal | And assuredly We gave David grace from Us, (saying): O ye hills and birds, echo his psalms of praise! And We made the iron supple unto him, | | Arberry | And We gave David bounty from Us: 'O you mountains, echo God's praises with him, and you birds!' And We softened for him iron: | | Shakir | And certainly We gave to Dawood excellence from Us: O mountains! sing praises with him, and the birds; and We made the iron pliant to him, | | Free Minds | And We granted David blessings from Us: "O mountains, glorify with him, as well as the birds." And We softened the iron for him. | | Qaribullah | We gave David bounty from Us. 'O mountains, and birds, echo (the praise of Allah) with him. ' And We softened iron for him, | | Asad | AND [thus], indeed, did We grace David with Our favour: [Lit., "did We bestow upon David a favour from Ourselves". This connects with the elliptic reference to repentance in the preceding verse: David is singled out for special mention in view of the allusion, in surah 38, to his having suddenly become aware that he had committed a sin, whereupon "he asked his Sustainer to forgive him his sin... and turned unto Him in repentance" | | Diyanet Vakfı | Andolsun, Davud'a tarafımızdan bir üstünlük verdik. "Ey dağlar ve kuşlar! Onunla beraber tesbih edin" dedik. Ona demiri yumuşattık. | | Diyanet | "Ey dağlar ve kuşlar! Davud tesbih ettikçe siz de onu tekrarlayın" diyerek and olsun ki, ona katımızdan lütufta bulunduk; "geniş zırhlar yap, dokumasını sağlam tut" diye ona demiri yumuşak kıldık. Yararlı iş işleyin; doğrusu Ben yaptıklarınızı görenim. | | Edip Yüksel | Katımızdan Davud'a lütufta bulunmuştuk: "Ey dağlar, ilahisine katılın; ey kuşlar sizler de." Ona demiri yumuşatmıştık. | | Suat Yıldırım | Biz Davud'a tarafımızdan bir imtiyaz verdik: “Ey dağlar! Ey kuşlar! Onunla beraber tesbih edin, şevke gelip Allah’ın yüceliğini terennüm edin.” dedik.Ayrıca demiri ona yumuşattık (demiri şekillendirme kudreti verdik) “Bütün bedeni örtecek uzun zırhlar yap, onları dokumada intizama dikkat et ve siz de ey Davud ailesi! Hepiniz faydalı ve makbul işler yapınız, çünkü Ben yaptıklarınızı görüyorum.” buyurduk. [21,80] {KM, Mezmurlar 96,11-12; 97,5; 114,4} | | Yaşar Nuri Öztürk | Yemin olsun, biz, Dâvud'a katımızdan bir lütufta bulunduk. "Ey dağlar, onunla birlikte tespih edin ve ey kuşlar siz de." dedik. Ve onun için demiri yumuşattık. | | Abdulbaki Gölpınarlı | Ve andolsun ki biz, Davud'a, katımızdan lutfettik, üstünlük verdik. Ey dağlar dedik, onunla beraber tenzih edin beni ve ey kuşlar, siz de ve ona, demiri yumuşattık. | | Ali Bulaç | Andolsun, Biz Davud'a tarafımızdan bir fazl (üstünlük) verdik. "Ey dağlar, onunla birlikte (Beni tesbih edip) yankıyla ses verin" (dedik) ve kuşlara da (aynısını emrettik). Ve ona demiri yumuşattık. | | Süleyman Ateş | Andolsun, Davud'a tarafımızdan bir üstünlük verdik: "Ey dağlar, onunla beraber tesbih edin. Ve ey kuşlar (siz de onun tesbihine katılın)!" (dedik) ve ona demiri yumuşattık: | | Önceki [34:9]< >[34:11] Sonraki |
|
