1. [3:121] | veiẕ gadevte min ehlike tübevviü-lmü'minîne meḳâ`ide lilḳitâl. vellâhü semî`un `alîm. | وإذ غدوت من أهلك تبوئ المؤمنين مقاعد للقتال والله سميع عليم وَإِذْ غَدَوْتَ مِنْ أَهْلِكَ تُبَوِّىءُ الْمُؤْمِنِينَ مَقَاعِدَ لِلْقِتَالِ وَاللّهُ سَمِيعٌ عَلِيمٌ |
---|
Elmalılı | Hani sen sabah erkenden müminleri savaş mevzilerine yerleştirmek için ailenden ayrılmıştın. Allah, hakkıyla işiten ve bilendir. |
Y. Ali | Remember that morning Thou didst leave Thy household (early) to post the faithful at their stations for battle: And Allah heareth and knoweth all things:
|
Words | | وإذ - And when| غدوت - you left early morning| من - from| أهلك - your household| تبوئ - to post| المؤمنين - the believers| مقاعد - (to take) positions| للقتال - for the battle.| والله - And Allah| سميع - (is) All-Hearing,| عليم - All-Knowing.| |
Pickthal | And when thou settedst forth at daybreak from thy housefolk to assign to the believers their positions for the battle, Allah was Hearer, Knower. |
Arberry | When thou wentest forth at dawn from thy people to lodge the believers in their pitches for the battle -- God is All-hearing, All-knowing -- |
Shakir | And when you did go forth early in the morning from your family to lodge the believers in encampments for war and Allah is Hearing, Knowing. |
Free Minds | Recall when you departed from your family to prepare for the believers their stations for battle, and God is Hearer, Knowledgeable. |
Qaribullah | And when you went out at dawn from your family to lodge the believers in their positions for the battle. Allah is Hearing, Knowing. |
Asad | AND [remember, O Prophet, the day] when thou didst set out from thy home at early morn to place the believers in battle array. And God was all-hearing, all-knowing |
Diyanet Vakfı | Hani sen, sabah erkenden müminleri savaş mevzilerine yerleştirmek için ailenden ayrılmıştın...-Allah, hakkıyle işiten ve bilendir. |
Diyanet | Sen inananları savaş için duracakları yerlere yerleştirmek üzere, erkenden evinden ayrılmıştın. Allah işitir ve bilir. |
Edip Yüksel | Hani sen, sabah erkenden ailenden ayrılarak inananları savaşta tutacakları noktalara yerleştiriyordun. Elbette ALLAH İşitir, Bilir. |
Suat Yıldırım | Hani bir vakit, ey Resulüm, sen ailenden sabah erken ayrılmış, müminlere savaş mevzileri hazırlamak için yola çıkmıştın. Allah, semî ve alîmdir (hakkıyla işitir ve bilir). |
Yaşar Nuri Öztürk | Hani, sen ailenden erkenden ayrılmıştın da müminleri savaş için tutulması gereken noktalara yerleştiriyordun. Allah her şeyi çok iyi duyar, çok iyi bilir. |
Abdulbaki Gölpınarlı | An o zamanı, hani insanları savaş yerlerine yerleştirmek için sabahleyin erkenden ailenden ayrılmıştın ve Allah duyuyordu, biliyordu bunu. |
Ali Bulaç | Hani sen, mü'minleri savaşmak için elverişli yerlere yerleştirmek için evinden erkenden ayrılmıştın. Allah işitendir, bilendir. |
Süleyman Ateş | Hani sen, erkenden ailenden ayrılmıştın, (Uhud'da) mü'minleri savaş üslerine yerleştiriyordun. Allah da işitendi, bilendi. |
Önceki [3:120]< >[3:122] Sonraki |