1.
[28:58] | vekem ehleknâ min ḳaryetim beṭirat me`îşetehâ. fetilke mesâkinühüm lem tüskem mim ba`dihim illâ ḳalîlâ. vekünnâ naḥnü-lvâriŝîn. |  وكم أهلكنا من قرية بطرت معيشتها فتلك مساكنهم لم تسكن من بعدهم إلا قليلا وكنا نحن الوارثين
وَكَمْ أَهْلَكْنَا مِن قَرْيَةٍ بَطِرَتْ مَعِيشَتَهَا فَتِلْكَ مَسَاكِنُهُمْ لَمْ تُسْكَن مِّن بَعْدِهِمْ إِلَّا قَلِيلًا وَكُنَّا نَحْنُ الْوَارِثِينَ |
|---|
| Elmalılı | Biz, maişetleriyle şımarmış nice memleketi helak etmişizdir. İşte yerleri! Kendilerinden sonra oralarda pek az oturulabilmiştir. Onlara biz varis olmuşuzdur. |
| Y. Ali | And how many populations We destroyed, which exulted in their life (of ease and plenty)! now those habitations of theirs, after them, are deserted,- All but a (miserable) few! and We are their heirs!
|
| Words | | وكم - And how many| أهلكنا - We have destroyed| من - of| قرية - a town| بطرت - which exulted,| معيشتها - (in) its means of livelihood.| فتلك - And these| مساكنهم - (are) their dwellings| لم - not| تسكن - have been inhabited| من - after them| بعدهم - after them| إلا - except| قليلا - a little.| وكنا - And indeed, [We]| نحن - We| الوارثين - (are) the inheritors.| |
| Pickthal | And how many a community have We destroyed that was thankless for its means of livelihood! And yonder are their dwellings, which have not been inhabited after them save a little. And We, even We, were the inheritors. |
| Arberry | How many a city We have destroyed that flourished in insolent ease! Those are their dwelling-places, undwelt in after them, except a little; Ourselves are the inheritors. |
| Shakir | And how many a town have We destroyed which exulted in its means of subsistence, so these are their abodes, they have not been dwelt in after them except a little, and We are the inheritors, |
| Free Minds | And how many a town have We destroyed for turning unappreciative of their lives. So here are their homes, nothing but uninhabited ruins after them, except a few. We were the inheritors. |
| Qaribullah | How many a village have We destroyed that were ungrateful in their life! Those are their dwellings, (they are) uninhabited after them except for a little; We are the inheritors. |
| Asad | And how many a community that [once] exulted in its wanton wealth and ease of life have We destroyed, so that those dwelling-places of theirs - all but a few - have never been dwelt-in after them: for it is indeed We alone who shall remain when all else will have passed away! [Lit., "We are indeed (kunna) the inheritors". For an explanation of my rendering of this phrase, see note on 15:23. The above passage stresses the insignificance and brittleness of all worldly "advantages" as compared with the imperishable good of divine guidance.] |
| Diyanet Vakfı | Biz, refahından şımarmış nice memleketi helak etmişizdir. İşte yerleri! Kendilerinden sonra oralarda pek az oturulabilmiştir. Onlara biz varis olmuşuzdur. |
| Diyanet | Nimet ve refaha karşı nankörlük eden nice şehri yok etmişizdir. İşte yerleri! Kendilerinden sonra pek az kimseler oturabilmiştir. Oralara Biz varis olmuşuzdur. |
| Edip Yüksel | Kendilerine verilen nimetlere nankörlük eden nice toplumları yok etmişizdir. İşte şunlar, kendilerinden sonra pek az kimse tarafından ikametgah edinilmiş evleridir. Oralara biz varis olduk. |
| Suat Yıldırım | Bununla beraber Biz, kazançlarının çokluğu sebebiyle şımarmış pek çok memleketi helâk ettik. İşte yerleri! Kendilerinden sonra oralarda pek az oturuldu. Bütün onlara Biz vâris olduk (hepsi geçti, bâki Biz'iz). |
| Yaşar Nuri Öztürk | Yaşayışı şımarıklık ve gösterişe yol açmış nice kenti helâk ettik biz. İşte yerleri yurtları! Onlardan sonra oralarda çok az oturuldu. Biziz Vâris olanlar/mirasçılar, biz! |
| Abdulbaki Gölpınarlı | Ve biz, geçim bolluğuna nail olmuş ve şükretmemiş nice şehirlerin halkını helak ettik; işte pek azı müstesna, kendilerinden sonra insanlara yurt olmayan evleri ve oralara biz varis olmuşuzdur. |
| Ali Bulaç | Biz, yaşama biçimleriyle 'refah içinde şımarıp azmış' nice şehri yıkıma uğrattık. İşte meskenleri; çok az (bir zaman) dışında (onlarda) kendilerinden sonra oturulabilmiş değildir. (Onlara) Varis olanlar Biziz. |
| Süleyman Ateş | Biz refah içinde şımarmış nice kenti helak ettik. İşte şunlar, onların meskenleri, onlardan sonra oralarda pek az oturuldu. Onlara hep biz varis olduk (hepsi bize kaldı). |
| Önceki [28:57]< >[28:59] Sonraki |
