1. [19:37] | faḫtelefe-l'aḥzâbü mim beynihim. feveylül lilleẕîne keferû mim meşhedi yevmin `ażîm. | فاختلف الأحزاب من بينهم فويل للذين كفروا من مشهد يوم عظيم فَاخْتَلَفَ الْأَحْزَابُ مِن بَيْنِهِمْ فَوَيْلٌ لِّلَّذِينَ كَفَرُوا مِن مَّشْهَدِ يَوْمٍ عَظِيمٍ |
---|
Elmalılı | Ne var ki, fırkalar (yahudi ve hıristiyanlar) kendi aralarında ihtilafa düştüler. O büyük (dehşetli) günü görecek kâfirlerin vay haline! |
Y. Ali | But the sects differ among themselves: and woe to the unbelievers because of the (coming) Judgment of a Momentous Day!
|
Words | | فاختلف - But differed| الأحزاب - the sects| من - from among them,| بينهم - from among them,| فويل - so woe| للذين - to those who| كفروا - disbelieve| من - from| مشهد - (the) witnessing| يوم - (of) a Day| عظيم - great.| |
Pickthal | The sects among them differ: but woe unto the disbelievers from the meeting of an awful Day. |
Arberry | But the parties have fallen into variance among themselves; then woe to those who disbelieve for the scene of a dreadful day. |
Shakir | But parties from among them disagreed with each other, so woe to those who disbelieve, because of presence on a great |
Free Minds | So the parties disputed between them. Therefore, woe to those who have rejected from the scene of a terrible Day. |
Qaribullah | But the parties have fallen into variance among themselves, then woe to those who disbelieve for the scene of a Dreadful Day. |
Asad | And yet, the sects [that follow the Bible] are at variance among themselves [about the nature of Jesus Woe, then, unto all who deny the truth when that awesome Day will appear!' |
Diyanet Vakfı | Sonra guruplar kendi aralarında ayrılığa düştüler. Büyük güne şahit olunduğu zamanda vay o kafirlerin haline! |
Diyanet | Fırkalar, kendi aralarında anlaşmazlığa düştüler. Vay o büyük günü görecek kafirlerin haline! |
Edip Yüksel | Mezhepler, (İsa'nın kimliği üzerinde) aralarında anlaşmazlığa düştüler. Büyük bir güne tanık olacak kafirlerin vay haline! |
Suat Yıldırım | Sonra onun hakkında birtakım gruplar kendi aralarında ayrılığa düştüler. Artık gerçeğin meydana çıkacağı o mühim günün duruşmasında vay o kâfirlerin başına geleceklere! |
Yaşar Nuri Öztürk | Kendi aralarından çıkan hizipler ihtilafa düştüler. Büyük bir günün tanıklığından ötürü vay o inkârcıların haline! |
Abdulbaki Gölpınarlı | Aralarından bölükler ayrıldı, ayrılığaaykırılığa düştüler. Ulaşıp görecekleri büyük günün şiddetli azabı kafirlere. |
Ali Bulaç | İçlerinden (birtakım) gruplar ayrılığa düştüler. Artık büyük bir günü görmekten dolayı, vay inkar edenlere. |
Süleyman Ateş | Kendi aralarından hizipler, ayrılığa düştüler. Artık büyük bir günü görmekten ötürü vay kafirlerin haline! |
Önceki [19:36]< >[19:38] Sonraki |