1. [18:93] | ḥattâ iẕâ belegae beyne-sseddeyni vecede min dûnihimâ ḳavmel lâ yekâdûne yefḳahûne ḳavlâ. | حتى إذا بلغ بين السدين وجد من دونهما قوما لا يكادون يفقهون قولا حَتَّى إِذَا بَلَغَ بَيْنَ السَّدَّيْنِ وَجَدَ مِن دُونِهِمَا قَوْمًا لاَّ يَكَادُونَ يَفْقَهُونَ قَوْلاً |
---|
Elmalılı | Nihayet iki dağ arasına ulaştığında onların önünde, hemen hiç söz anlamayan bir kavim bulmuştu. |
Y. Ali | Until, when he reached (a tract) between two mountains, he found, beneath them, a people who scarcely understood a word.
|
Words | | حتى - Until,| إذا - when| بلغ - he reached| بين - between| السدين - the two mountains,| وجد - he found| من - besides them| دونهما - besides them| قوما - a community,| لا - not| يكادون - who would almost| يفقهون - understand| قولا - (his) speech.| |
Pickthal | Till, when he came between the two mountains, he found upon their hither side a folk that scarce could understand a saying. |
Arberry | until, when he reached between the two barriers, he found this side of them a people scarcely able to understand speech. |
Shakir | Until when he reached (a place) between the two mountains, he found on that side of them a people who could hardly understand a word. |
Free Minds | Until he reached the area between the two barriers, he found no one beside it except a people who could barely understand anything said. |
Qaribullah | when he reached between the two barriers he found on one side of them a nation who could barely understand speech. |
Asad | [And he marched on] till, when he reached [a place] between the two mountain-barriers," he found beneath them a people who could scarcely understand a word [of his language]. |
Diyanet Vakfı | Nihayet iki dağ arasına ulaştığında onların önünde, hemen hiçbir sözü anlamayan bir kavim buldu. |
Diyanet | Sonunda, iki dağın arasına varınca, orada nerdeyse hiç laf anlamayan bir millete rastladı. |
Edip Yüksel | İki seddin arasına varınca, ötesinde, nerdeyse söz anlamayan bir topluluk buldu |
Suat Yıldırım | Nihayet iki dağ arasına ulaştığında, onların önünde, hemen hemen hiç söz anlamayan bir millet buldu. |
Yaşar Nuri Öztürk | Nihayet, iki set arasında ulaştı. Setler arasında öyle bir topluluk buldu ki neredeyse söz anlamıyorlardı. |
Abdulbaki Gölpınarlı | Ta iki setin arasına vardı, onların yanında bir topluluk buldu ki hemen hiçbir söz anlamıyorlardı. |
Ali Bulaç | İki seddin arasına kadar ulaştı, onların (sedlerin) önünde hemen hemen hiçbir sözü kavramayan bir kavim buldu. |
Süleyman Ateş | Nihayet iki sed arasına ulaşınca onların önünde hemen hiç söz anlamayan bir kavim buldu. |
Önceki [18:92]< >[18:94] Sonraki |