1. [18:91] | keẕâlik. veḳad eḥaṭnâ bimâ ledeyhi ḫubrâ. | كذلك وقد أحطنا بما لديه خبرا كَذَلِكَ وَقَدْ أَحَطْنَا بِمَا لَدَيْهِ خُبْرًا |
---|
Elmalılı | İşte Zülkarneyn'in kudret ve saltanatı böyleydi. Ve biz onun yanında olan her şeyi bilgimizle kuşatmıştık. |
Y. Ali | (He left them) as they were: We completely understood what was before him.
|
Words | | كذلك - Thus.| وقد - And verily,| أحطنا - We encompassed| بما - of what| لديه - (was) with him| خبرا - (of the) information.| |
Pickthal | So (it was). And We knew all concerning him. |
Arberry | So; and We encompassed in knowledge what was with him. |
Shakir | Even so! and We had a full knowledge of what he had. |
Free Minds | So it was, and We knew ahead of time about what he intended. |
Qaribullah | So, We encompassed in knowledge what was with him. |
Asad | thus [We had made them, and thus he left them']; and We did encompass with Our knowledge all that he had in mind' |
Diyanet Vakfı | İşte böylece onunla ilgili her şeyden haberdardık. |
Diyanet | İşte bunun gibi, onun yaptıklarının hepsini baştanbaşa biliyorduk. |
Edip Yüksel | İşte böyle... Onun her bulduğunu tamamıyla biliyorduk. |
Suat Yıldırım | İşte Zülkarneyn, böyle yüksek bir hükümranlığa sahip idi. Onun yanında ne var, ne yoksa Biz hepsine vakıf idik. |
Yaşar Nuri Öztürk | İşte böyle! Biz onun yanında olan her şeyi bilgimizle kuşatmıştık. |
Abdulbaki Gölpınarlı | Böyleydi işte bu, gerçekten de nesi var, nesi yoksa bilgimiz hepsine şamildir, hepsinden de haberdarız. |
Ali Bulaç | İşte böyle, onun yanında "özü kapsayan bilgi olduğunu" (veya yanında olup-biten herşeyi) Biz (ilmimizle) büsbütün kuşatmıştık. |
Süleyman Ateş | İşte (Zu'l-Karneyn) böyle (yüksek bir mevkie ve hükümranlığa sahip) idi. Onun yanında (daha) nice bilgi ve yetki bulunduğunu biliyorduk. |
Önceki [18:90]< >[18:92] Sonraki |