1. [18:3] | mâkiŝîne fîhi ebedâ. | ماكثين فيه أبدا مَاكِثِينَ فِيهِ أَبَدًا |
---|
Elmalılı | Onlar orada sürekli kalacaklardır. |
Y. Ali | Wherein they shall remain for ever:
|
Words | | ماكثين - (They will) abide| فيه - in it| أبدا - forever.| |
Pickthal | Wherein they will abide for ever; |
Arberry | therein to abide for ever, |
Shakir | Staying in it for ever; |
Free Minds | In which they will abide eternally. |
Qaribullah | and they will live for ever therein. |
Asad | [a state of bliss] in which they. shall dwell beyond the count of time. |
Diyanet Vakfı | Onlar orada ebedi kalacaklarlardır. |
Diyanet | Hamd Allah'a mahsustur ki, kendi katından şiddetli bir baskını haber vermek ve yararlı iş yapan müminlere, içinde temelli kalacakları güzel bir mükafatı müjdelemek ve: "Allah çocuk edindi" diyenleri uyarmak için kuluna eğri bir taraf bırakmadığı dosdoğru Kitap'ı indirmiştir. |
Edip Yüksel | Ki orada sürekli kalacaklardır. |
Suat Yıldırım | Dosdoğru bir kitap olarak gönderdi. Ta ki Kendi nezdinde inkârcılar için hazırladığı şiddetli azabı bildirerek onları uyarsın.Makbul ve güzel işler yapan müminleri de ebediyyen içinde kalacakları güzel bir mükâfatla müjdelesin ve ta ki “Allah evlat edindi” diyenleri uyarsın. |
Yaşar Nuri Öztürk | Onlar, o hal üzere sonsuza dek kalıcıdırlar. |
Abdulbaki Gölpınarlı | O mükafat yurdunda ebedi kalacaktır onlar. |
Ali Bulaç | Onlar orda ebedi olarak kalıcıdırlar. |
Süleyman Ateş | Onlar sürekli olarak o mükafat içinde bulunacaklardır. |
Önceki [18:2]< >[18:4] Sonraki |