1. [16:113] | veleḳad câehüm rasûlüm minhüm fekeẕẕebûhü feeḫaẕehümü-l`aẕâbü vehüm żâlimûn. | ولقد جاءهم رسول منهم فكذبوه فأخذهم العذاب وهم ظالمون وَلَقَدْ جَاءَهُمْ رَسُولٌ مِّنْهُمْ فَكَذَّبُوهُ فَأَخَذَهُمُ الْعَذَابُ وَهُمْ ظَالِمُونَ |
---|
Elmalılı | Andolsun ki, onlara içlerinden bir peygamber geldi de onu yalanladılar. Bunun üzerine zulüm yaparlarken azab da onları yakalayıverdi. |
Y. Ali | And there came to them a Messenger from among themselves, but they falsely rejected him; so the Wrath seized them even in the midst of their iniquities.
|
Words | | ولقد - And certainly| جاءهم - came to them| رسول - a Messenger| منهم - from among them| فكذبوه - but they denied him;| فأخذهم - so seized them| العذاب - the punishment| وهم - while they| ظالمون - (were) wrongdoers.| |
Pickthal | And verily there had come unto them a messenger from among them, but they had denied him, and so the torment seized them while they were wrong-doers. |
Arberry | There came indeed to them a Messenger from amongst them, but they cried him lies; so they were seized by the chastisement while they were evildoers. |
Shakir | And certainly there came to them a Messenger from among them, but they rejected him, so the punishment overtook them while they were unjust. |
Free Minds | And a messenger came to them from themselves, but they denied him, so the punishment took them while they were wicked. |
Qaribullah | A Messenger from their own was sent to them, but they belied him. So while they were harmdoers they were seized by the punishment. |
Asad | And indeed, there had come unto them an apostle from among themselves -but they gave him the lie; and therefore suffering overwhelmed them while they were thus doing wrong [to themselves]. |
Diyanet Vakfı | Andolsun ki, onlara kendilerinden peygamber geldi de onu yalanladılar. Onlar zulmederlerken azap onları yakalayıverdi. |
Diyanet | And olsun ki, aralarından kendilerine bir peygamber gelmişti, onu yalancı saydılar. Haksızlık ederlerken azaba uğradılar. |
Edip Yüksel | Onlara kendilerinden bir elçi geldi, onu yalanladılar. Sonunda, zulmederlerken onları azap yakaladı. |
Suat Yıldırım | Onlara, içlerinden bir peygamber geldi, onlar onu yalancı saydılar.Derken onlar zulümlerine devam ederken, çok geçmeden azap kendilerini kıskıvrak yakaladı. [28,58-59; 14,28-29; 3,164; 2,151] |
Yaşar Nuri Öztürk | Yemin olsun ki, onlara içlerinden bir resul geldi de onu yalanladılar. Bunun üzerine, onlar zulümlerine devam edip dururken azap kendilerini yakaladı. |
Abdulbaki Gölpınarlı | Andolsun ki onlara, kendi cinslerinden bir peygamber geldi de onu yalanladılar, onları helak ediverdi azap ve onlardır zulmedenler. |
Ali Bulaç | Andolsun, onlara kendi içlerinden bir elçi gelmişti, fakat onu yalanladılar; böylece onlar, zulümlerine devam etmektelerken azap onları yakalayıverdi. |
Süleyman Ateş | Andolsun, onlara, kendilerinden bir elçi geldi, onu yalanladılar. Bunun üzerine onlar zulümlerine devam ederken azab onları yakalayıverdi. |
Önceki [16:112]< >[16:114] Sonraki |