1. [14:43] | mühti`îne muḳni`î ruûsihim lâ yerteddü ileyhim ṭarfühüm. veef'idetühüm hevâ'. | مهطعين مقنعي رءوسهم لا يرتد إليهم طرفهم وأفئدتهم هواء مُهْطِعِينَ مُقْنِعِي رُءُوسِهِمْ لاَ يَرْتَدُّ إِلَيْهِمْ طَرْفُهُمْ وَأَفْئِدَتُهُمْ هَوَاءٌ |
---|
Elmalılı | O gün, başlarını dikerek koşacaklar, gözleri kendilerine bile dönmeyecek ve gönülleri bomboş kalacaktır. | Y. Ali | They running forward with necks outstretched, their heads uplifted, their gaze returning not towards them, and their hearts a (gaping) void!
| Words | | مهطعين - Racing ahead,| مقنعي - raised up| رءوسهم - their heads,| لا - not| يرتد - returning| إليهم - towards them| طرفهم - their gaze,| وأفئدتهم - and their hearts| هواء - (are) empty.| | Pickthal | As they come hurrying on in fear, their heads upraised, their gaze returning not to them, and their hearts as air. | Arberry | when they shall run with necks outstretched and heads erect, their glances never returned on themselves, their hearts void. | Shakir | Hastening forward, their heads upraised, their eyes not reverting to them and their hearts vacant. | Free Minds | They will approach with their heads bowed, and their eyes will not blink, and their hearts will be void. | Qaribullah | when they shall run with their necks outstretched and heads erect, their glances never return to themselves, their hearts are empty. | Asad | the while they will be running confusedly to and fro, with their heads upraised [in supplication], unable to look away from what they shall behold, e and their hearts an abysmal void. | Diyanet Vakfı | Zihinleri bomboş olarak kendilerine bile dönüp bakamaz durumda, gözleri göğe dikilmiş bir vaziyette koşarlar. | Diyanet | O gün başları kalkmış, gözleri kendilerine dönemeyecek şekilde sabit kalmış, gönülleri bomboş halde koşup duracaklardır. | Edip Yüksel | Başları boyunları üstüne kaskatı dikilmiş, göz kapakları kıpırdamaksızın korkudan dolayı zihinleri bomboş bir halde koşuşurlar. | Suat Yıldırım | O gün onlar başlarını dikmiş, gözleri donup kalmış, kalpleri bomboş koşup dururlar. [54,8; 20,108-111; 70,44] | Yaşar Nuri Öztürk | Başlarını dikerek koşuşurlar. Bakışları kendilerine dönmez. Yürekleri tamamen boşalmıştır. | Abdulbaki Gölpınarlı | O gün, başları göğe çevrilmiş, koşup dururlar, göz çevirip kendilerine bile bakmazlar ve yürekleri bomboştur. | Ali Bulaç | Başlarını dikerek koşarlar, gözleri kendilerine dönüp-çevrilmez. Kalpleri (sanki) bomboştur. | Süleyman Ateş | (O gün) başlarını dikerek koşarlar, bakışları kendilerine dönmez, (öyle donup kalmıştır sanki). Yüreklerinin içi de bomboş havadır. (Şaşkınlıktan, kafalarında düşünce adına bir şey kalmamıştır). | Önceki [14:42]< >[14:44] Sonraki |
|