1. [12:96] | felemmâ en câe-lbeşîru elḳâhü `alâ vechihî fertedde beṣîrâ. ḳâle elem eḳul leküm innî a`lemü mine-llâhi mâ lâ ta`lemûn. | فلما أن جاء البشير ألقاه على وجهه فارتد بصيرا قال ألم أقل لكم إني أعلم من الله ما لا تعلمون فَلَمَّا أَن جَاءَ الْبَشِيرُ أَلْقَاهُ عَلَى وَجْهِهِ فَارْتَدَّ بَصِيرًا قَالَ أَلَمْ أَقُل لَّكُمْ إِنِّي أَعْلَمُ مِنَ اللّهِ مَا لاَ تَعْلَمُونَ |
---|
Elmalılı | Fakat ne zaman ki, gerçekten müjdeci geldi, gömleği Yakub'un yüzüne koydu, hemen gözü açıldı. "Ben size demedim mi, ben Allah'dan sizin bilmediklerinizi bilirim." dedi. | Y. Ali | Then when the bearer of the good news came, He cast (the shirt) over his face, and he forthwith regained clear sight. He said: "Did I not say to you, 'I know from Allah that which ye know not?'"
| Words | | فلما - Then when| أن - [that]| جاء - arrived| البشير - the bearer of glad tidings,| ألقاه - he cast it| على - over| وجهه - his face,| فارتد - then returned (his) sight.| بصيرا - then returned (his) sight.| قال - He said,| ألم - "Did not| أقل - I say| لكم - to you,| إني - indeed, I| أعلم - [I] know| من - from| الله - Allah| ما - what| لا - not| تعلمون - you know?"| | Pickthal | Then, when the bearer of glad tidings came, he laid it on his face and he became a seer once more. He said: Said I not unto you that I know from Allah that which ye know not? | Arberry | But when the bearer of good tidings came to him, and laid it on his face, forthwith he saw once again. He said, 'Did I not tell you I know from God that you know not?' | Shakir | So when the bearer of good news came he cast it on his face, so forthwith he regained his sight. He said: Did I not say to you that I know from Allah what you do not know? | Free Minds | Then, when the bearer of good news came, he cast it over his face and he returned clear with sight. He said: "Did I not tell you that I know from God what you do not know?" | Qaribullah | And when the bearer of glad tidings arrived, he laid Joseph's shirt over him, and he saw once again. He said: 'Did I not tell you that I know from Allah what you do not know? ' | Asad | But when the bearer of good tidings came [with Joseph's tunic], he laid it over his face; and he regained his sight, [and] exclaimed: "Did I not tell you, `Verily, I know, from God, something that you do not know'?"9s | Diyanet Vakfı | Müjdeci gelince, gömleği onun yüzüne koyar koymaz (Ya'kub) görür oldu. Ben size: "Allah tarafından (vahiy ile) sizin bilemeyeceğiniz şeyleri bilirim" demedim mi! dedi. | Diyanet | Müjdeci gelip, gömleği Yakub'un yüzüne bırakınca, hemen gözleri açıldı. Bunun üzerine Yakub "Ben size, Allah katından sizin bilmediğinizi biliyorum dememiş miydim?" dedi. | Edip Yüksel | Müjdeci gelip de onu (gömleği) onun yüzüne atınca, tekrar görmeye başladı ve şöyle dedi: "ALLAH'tan sizin bilmediğiniz şeyleri biliyorum dememiş miydim?" | Suat Yıldırım | Müjdeci gelip de gömleği Yâkub'un yüzüne sürünce gözleri açıldı ve:“Ben sizin bilmediklerinizi Allah tarafından vahiy yolu ile bilirim dememiş miydim?” dedi. | Yaşar Nuri Öztürk | Müjdeci gelip gömleği yüzünün üstüne bırakınca, gözü derhal görür hale geldi. Yakub: "Ben size demedim mi? Allah'ın izniyle sizin bilmediklerinizi bilirim." diye konuştu. | Abdulbaki Gölpınarlı | Müjdeci gelip de gömleği gözlerine sürünce Yakup'un gözleri açıldı, görmeye başladı. Demedim mi size, şüphe yok ki Allah bana bildirmiştir, sizin bilmediğiniz şeyleri bilirim ben dedi. | Ali Bulaç | Müjdeci gelip de onu (gömleği) onun yüzüne sürdüğü zaman, gözü görür olarak (sağlığına) dönüverdi. (Yakub) Dedi ki: "Ben, size bilmediğinizi Allah'tan gerçekten biliyorum demedim mi?" | Süleyman Ateş | Müjdeci gelip de (Yusuf'un gömleği)ni (Ya'kub'un) yüzüne koyunca, derhal (gözü açıldı), görür oldu: "Size demedim mi ben, Allah'tan sizin bilmediğiniz şeyleri bilirim?" dedi. | Önceki [12:95]< >[12:97] Sonraki |
|