1. [10:103] | ŝümme nüneccî rusülenâ velleẕîne âmenû keẕâlik. ḥaḳḳan `aleynâ nünci-lmü'minîn. | ثم ننجي رسلنا والذين آمنوا كذلك حقا علينا ننج المؤمنين ثُمَّ نُنَجِّي رُسُلَنَا وَالَّذِينَ آمَنُواْ كَذَلِكَ حَقًّا عَلَيْنَا نُنجِ الْمُؤْمِنِينَ |
---|
Elmalılı | Sonra biz, peygamberlerimizi ve iman edenleri kurtarırız. İşte biz böyleyiz. Müminleri kurtarmak üzerimize düşen bir görevdir. |
Y. Ali | In the end We deliver Our messengers and those who believe: Thus is it fitting on Our part that We should deliver those who believe!
|
Words | | ثم - Then| ننجي - We will save| رسلنا - Our Messengers| والذين - and those who| آمنوا - believe.| كذلك - Thus,| حقا - (it is) an obligation| علينا - upon Us| ننج - (that) We save| المؤمنين - the believers.| |
Pickthal | Then shall We save Our messengers and the believers, in like manner (as of old). It is incumbent upon Us to save believers. |
Arberry | Then We shall deliver Our Messengers and the believers. Even so, as is Our bounden duty, We shall deliver the believers. |
Shakir | Then We deliver Our messengers and those who believe-- even so (now), it is binding on Us (that) We deliver the believers. |
Free Minds | Then We will save Our messengers and those who believe. It is thus binding upon Us that We save the believers. |
Qaribullah | Then we shall save Our Messengers and the believers. It is Our obligated duty, We shall save those who believe. |
Asad | [For thus it always happens: We seal the doom of all who deny the truth and give the lie to Our messages;] and thereupon We save Our apostles and those who have attained to faith. '25 Thus have We willed it upon Ourselves: We save all who believe [in US], |
Diyanet Vakfı | Biz, sonra peygamberlerimizi ve aynı şekilde iman edenleri kurtarırız. İnananları üzerimize bir borç olarak kurtaracağız. |
Diyanet | Sonra Biz, peygamberlerimizi ve inananları böylece kurtarırız, inananları (verdiğimiz söz gereğince) kurtarmamız Bize haktır. |
Edip Yüksel | Sonunda elçilerimizi ve inananları kurtarırız. Evet, inananları kurtarmak bizim değişmez bir yasamızdır. |
Suat Yıldırım | Sonra Biz, resûllerimizi ve iman edenleri kurtarırız.Böylece müminleri kurtarmak üzerimize düşen bir borçtur. |
Yaşar Nuri Öztürk | Sonunda biz, resullerimizi ve iman edenleri kurtarıyoruz. İşte böyledir. Üzerimize bir borç olarak, inananları kurtarırız. |
Abdulbaki Gölpınarlı | Sonra peygamberlerimizi ve inananları böylece kurtarırız biz ve inananları kurtarmak, bir haktır bize. |
Ali Bulaç | Sonra Biz, elçilerimizi ve iman edenleri böyle kurtarırız; mü'minleri kurtarmamız Bizim üzerimize bir haktır. |
Süleyman Ateş | Sonunda elçilerimizi ve inananları kurtarırız. İşte böyle, üzerimize bir borç olarak mü'minleri kurtarırız. |
Önceki [10:102]< >[10:104] Sonraki |