1. [62:3] | veâḫarîne minhüm lemmâ yelḥaḳû bihim. vehüve-l`azîzü-lḥakîm. | وآخرين منهم لما يلحقوا بهم وهو العزيز الحكيم وَآخَرِينَ مِنْهُمْ لَمَّا يَلْحَقُوا بِهِمْ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ |
---|
Elmalılı | Henüz onlara katılmamış bulunan diğer insanlara da (o Peygamberi göndermiştir). O, çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. |
Y. Ali | As well as (to confer all these benefits upon) others of them, who have not already joined them: And He is exalted in Might, Wise.
|
Words | | |
2. [64:18] | `âlimü-lgaybi veşşehâdeti-l`azîzü-lḥakîm. | عالم الغيب والشهادة العزيز الحكيم عَالِمُ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ |
---|
Elmalılı | Görünmeyeni ve görüneni bilendir. Üstündür, hikmet sahibidir. |
Y. Ali | Knower of what is open, Exalted in Might, Full of Wisdom.
|
Words | | |
3. [66:2] | ḳad feraḍa-llâhü leküm teḥillete eymâniküm. vellâhü mevlâküm. vehüve-l`alîmü-lḥakîm. | قد فرض الله لكم تحلة أيمانكم والله مولاكم وهو العليم الحكيم قَدْ فَرَضَ اللَّهُ لَكُمْ تَحِلَّةَ أَيْمَانِكُمْ وَاللَّهُ مَوْلَاكُمْ وَهُوَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ |
---|
Elmalılı | Allah size yeminlerinizi çözmeyi meşrû kılmıştır. Allah sizin sahibinizdir. O bilendir, hikmetle yönetendir. |
Y. Ali | Allah has already ordained for you, (O men), the dissolution of your oaths (in some cases): and Allah is your Protector, and He is Full of Knowledge and Wisdom.
|
Words | | |
4. [68:36] | mâ leküm. keyfe taḥkümûn. | ما لكم كيف تحكمون مَا لَكُمْ كَيْفَ تَحْكُمُونَ |
---|
Elmalılı | Neyiniz var, nasıl hüküm veriyorsunuz? |
Y. Ali | What is the matter with you? How judge ye?
|
Words | | |
5. [68:39] | em leküm eymânün `aleynâ bâligatün ilâ yevmi-lḳiyâmeti inne leküm lemâ taḥkümûn. | أم لكم أيمان علينا بالغة إلى يوم القيامة إن لكم لما تحكمون أَمْ لَكُمْ أَيْمَانٌ عَلَيْنَا بَالِغَةٌ إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ إِنَّ لَكُمْ لَمَا تَحْكُمُونَ |
---|
Elmalılı | Yoksa, "ne hükmederseniz mutlaka sizindir" diye sizin lehinize olarak tarafımızdan verilmiş, kıyamet gününe kadar geçerli kesin sözler mi var? |
Y. Ali | Or have ye Covenants with Us to oath, reaching to the Day of Judgment, (providing) that ye shall have whatever ye shall demand?
|
Words | | |
6. [68:48] | faṣbir liḥukmi rabbike velâ tekün keṣâḥibi-lḥût. iẕ nâdâ vehüve mekżûm. | فاصبر لحكم ربك ولا تكن كصاحب الحوت إذ نادى وهو مكظوم فَاصْبِرْ لِحُكْمِ رَبِّكَ وَلَا تَكُن كَصَاحِبِ الْحُوتِ إِذْ نَادَى وَهُوَ مَكْظُومٌ |
---|
Elmalılı | Rabbinin hükmüne sabret, balık sahibi gibi olma. Hani o öfkeye boğulmuş da nida etmişti. |
Y. Ali | So wait with patience for the Command of thy Lord, and be not like the Companion of the Fish,- when he cried out in agony.
|
Words | | |
7. [76:24] | faṣbir liḥukmi rabbike velâ tüṭi` minhüm âŝimen ev kefûrâ. | فاصبر لحكم ربك ولا تطع منهم آثما أو كفورا فَاصْبِرْ لِحُكْمِ رَبِّكَ وَلَا تُطِعْ مِنْهُمْ آثِمًا أَوْ كَفُورًا |
---|
Elmalılı | O halde Rabbinin hüküm vermesi için sabret. Onlardan hiçbir günahkâra yahut nanköre itaat etme. |
Y. Ali | Therefore be patient with constancy to the Command of thy Lord, and hearken not to the sinner or the ingrate among them.
|
Words | | |
8. [76:30] | vemâ teşâûne illâ ey yeşâe-llâh. inne-llâhe kâne `alîmen ḥakîmâ. | وما تشاءون إلا أن يشاء الله إن الله كان عليما حكيما وَمَا تَشَاؤُونَ إِلَّا أَن يَشَاءَ اللَّهُ إِنَّ اللَّهَ كَانَ عَلِيمًا حَكِيمًا |
---|
Elmalılı | Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. Kuşkusuz Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. |
Y. Ali | But ye will not, except as Allah wills; for Allah is full of Knowledge and Wisdom.
|
Words | | |
9. [95:8] | eleyse-llâhü biaḥkemi-lḥâkimîn. | أليس الله بأحكم الحاكمين أَلَيْسَ اللَّهُ بِأَحْكَمِ الْحَاكِمِينَ |
---|
Elmalılı | Allah, hakimlerin hakimi değil mi? |
Y. Ali | Is not Allah the wisest of judges?
|
Words | | |