1. [9:128] | leḳad câeküm rasûlüm min enfüsiküm `azîz. `aleyhi mâ `anittüm ḥarîṣun `aleyküm bilmü'minîne raûfür raḥîm. | لقد جاءكم رسول من أنفسكم عزيز عليه ما عنتم حريص عليكم بالمؤمنين رءوف رحيم لَقَدْ جَاءَكُمْ رَسُولٌ مِّنْ أَنفُسِكُمْ عَزِيزٌ عَلَيْهِ مَا عَنِتُّمْ حَرِيصٌ عَلَيْكُم بِالْمُؤْمِنِينَ رَؤُوفٌ رَّحِيمٌ |
---|
Elmalılı | Andolsun size içinizden öyle bir peygamber geldi ki, gayet izzetli ve şereflidir. Sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir üstünüze titrer, müminlere gayet merhametli ve şefkatlidir. | Y. Ali | Now hath come unto you a Messenger from amongst yourselves: it grieves him that ye should perish: ardently anxious is he over you: to the Believers is he most kind and merciful.
| Words | | لقد - Certainly,| جاءكم - (has) come to you| رسول - a Messenger| من - from| أنفسكم - yourselves.| عزيز - Grievous| عليه - to him| ما - (is) what| عنتم - you suffer,| حريص - (he is) concerned| عليكم - over you,| بالمؤمنين - to the believers| رءوف - (he is) kind| رحيم - (and) merciful.| | Pickthal | There hath come unto you a messenger, (one) of yourselves, unto whom aught that ye are overburdened is grievous, full of concern for you, for the believers full of pity, merciful. | Arberry | Now there has come to you a Messenger from among yourselves; grievous to him is your suffering; anxious is he over you, gentle to the believers, compassionate. | Shakir | Certainly a Messenger has come to you from among yourselves; grievous to him is your falling into distress, excessively solicitous respecting you; to the believers (he is) compassionate, | Free Minds | A messenger has come to you from yourselves, concerned over your suffering, anxious over you, towards the believers he is compassionate, merciful. | Qaribullah | Indeed, there has come to you a Messenger from your own, he grieves for your suffering, and is anxious about you, and is gentle, merciful to the believers. | Asad | INDEED, there has come unto you [O mankind] an Apostle from among yourselves: 17' heavily weighs - upon him [the thought] that you might suffer [in the life to come]; full of concern for you [is he, and] full of compassion and mercy towards the believers. | Diyanet Vakfı | Andolsun size kendinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, müminlere karşı çok şefkatlidir, merhametlidir. | Diyanet | Ey inananlar! And olsun ki, içinizden size, sıkıntıya uğramanız kendisine ağır gelen, size düşkün, inananlara şefkatli ve merhametli bir peygamber gelmiştir. | Edip Yüksel | İçinizden size öyle bir elçi gelmiş bulunuyor ki sıkıntıya uğramanız ona ağır gelir; size düşkün, inananlara şefkatli, merhametlidir | Suat Yıldırım | Size kendi aranızdan öyle bir Peygamber geldi ki zahmete uğramanız ona ağır gelir.Kalbi üstünüze titrer, müminlere karşı pek şefkatli ve merhametlidir. [2,129.151; 3,164; 26, 215-217] | Yaşar Nuri Öztürk | Yemin olsun, içinizden size onurlu bir resul gelmiştir. Sizi rahatsız eden şey onu da üzer. Çok düşkündür size. Müminlere ise daha şefkatli, daha merhametlidir. | Abdulbaki Gölpınarlı | Andolsun, size içinizden, sizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki bir sıkıntıya düşmeniz pek ağır gelir ona, pek düşkündür size, müminleri esirger, rahimdir. | Ali Bulaç | Andolsun size, içinizden sıkıntıya düşmeniz O’nun gücüne giden, size pek düşkün, mü'minlere şefkatli ve esirgeyici olan bir elçi gelmiştir. | Süleyman Ateş | Andolsun, içinizden size öyle bir Elçi geldi ki sıkıntıya uğramanız ona ağır gelir; size düşkün, mü'minlere şefkatli, merhametlidir. | Önceki [9:127]< >[9:129] Sonraki |
|