1. [75:26] | kellâ iẕâ belegati-tterâḳiy. | كلا إذا بلغت التراقي كَلَّا إِذَا بَلَغَتِ التَّرَاقِيَ |
---|
Elmalılı | Hayır hayır, ne zaman ki can köprücük kemiklerine dayanır, | Y. Ali | Yea, when (the soul) reaches to the collar-bone (in its exit),
| Words | | كلا - No!| إذا - When| بلغت - it reaches| التراقي - the collar bones| | Pickthal | Nay, but when the life cometh up to the throat | Arberry | No indeed; when it reaches the clavicles | Shakir | Nay! When it comes up to the throat, | Free Minds | Alas, when it reaches the throat. | Qaribullah | But, when (the soul) reaches the collar bone | Asad | NAY, but when [the last breath] comes up to the throat [of a dying man], | Diyanet Vakfı | Artık gözünüzü açın! Ne zaman ki can köprücük kemiğine dayanır, | Diyanet | Dikkat edin; can boğaza gelip köprücük kemiklerine dayandığı zaman: "Çare bulan yok mudur?" denir. | Edip Yüksel | Doğrusu, (nefis) boğaza dayandığı, | Suat Yıldırım | Hayır, hayır! Ne zaman ki can boğaza gelir, işte o zaman can çekişenin yanındakiler: | Yaşar Nuri Öztürk | İş, onların sandığı gibi değil! Can, köprücüklere dayandığında, | Abdulbaki Gölpınarlı | Hayır; can, köprücük kemiklerine gelince. | Ali Bulaç | Hayır; can, köprücük kemiğine gelip dayandığı zaman, | Süleyman Ateş | Hayır, ne zaman ki can, köprücük kemiklerine dayanır, | Önceki [75:25]< >[75:27] Sonraki |
|