1. [65:9] | feẕâḳat vebâle emrihâ vekâne `âḳibetü emrihâ ḫusrâ. | فذاقت وبال أمرها وكان عاقبة أمرها خسرا فَذَاقَتْ وَبَالَ أَمْرِهَا وَكَانَ عَاقِبَةُ أَمْرِهَا خُسْرًا |
---|
Elmalılı | İşlerinin vebalini tattılar. İşlerinin sonucu tam bir hüsran olmuştur. |
Y. Ali | Then did they taste the evil result of their conduct, and the End of their conduct was Perdition.
|
Words | | فذاقت - So it tasted| وبال - (the bad) consequence| أمرها - (of) its affair,| وكان - and was| عاقبة - (the) end| أمرها - (of) its affair| خسرا - loss.| |
Pickthal | So that it tasted the ill-effects of its conduct, and the consequence of its conduct was loss. |
Arberry | So it tasted the mischief of its action, and the end of its affair was loss. |
Shakir | So it tasted the evil result of its conduct, and the end of its affair was perdition. |
Free Minds | They tasted the result of their actions, and the consequence of their actions was a total loss. |
Qaribullah | So it tasted the mischief of its action, and the end of its matter was loss. |
Asad | and thus they had to taste the evil outcome of their own doing: 17 for, [in this world,] the end of their doings was ruin, |
Diyanet Vakfı | Böylece onlar da yaptıklarının karşılığını tatmışlar ve işlerinin sonu tam bir hüsran olmuştur. |
Diyanet | Onlar, işlerinin karşılığını tattılar; işlerinin sonu hüsran oldu. |
Edip Yüksel | Kararlarının sonucunu tattılar. Kararlarının sonucu bir hüsran oldu. |
Suat Yıldırım | Böylece kötü işlerinin sorumluluğunu tattılar, işlerinin sonu tam bir hüsran oldu. |
Yaşar Nuri Öztürk | Böylece onlar, yaptıklarının vebalini tattılar ve işlerinin sonu hüsran oldu. |
Abdulbaki Gölpınarlı | Derken yaptıklarının vebalini tatmışlardır da işlerinin sonu, ziyan olup gitmiştir. |
Ali Bulaç | Artık o (ülkelerin halkı), yaptığı kötülüğü taddı ve işinin sonucu bir hüsran oldu. |
Süleyman Ateş | İşinin vebalini taddı. İşinin sonucu da tüm bir ziyan idi. |
Önceki [65:8]< >[65:10] Sonraki |