1. [56:67] | bel naḥnü maḥrûmûn. | بل نحن محرومون بَلْ نَحْنُ مَحْرُومُونَ |
---|
Elmalılı | "Doğrusu, biz yoksul bırakıldık" (derdiniz). |
Y. Ali | "Indeed are we shut out (of the fruits of our labour)"
|
Words | | بل - Nay,| نحن - we| محرومون - (are) deprived."| |
Pickthal | Nay, but we are deprived! |
Arberry | nay, we have been robbed!' |
Shakir | Nay! we are deprived. |
Free Minds | "No, we are deprived!" |
Qaribullah | Rather, we have been prevented! ' |
Asad | Nay, but we have been deprived [of our livelihood]!" |
Diyanet Vakfı | Daha doğrusu, biz yoksul kaldık" (derdiniz). |
Diyanet | Dilersek Biz onu çerçöp yaparız, şaşar kalırsınız; "Doğrusu borç altına girdik, hatta yoksun kaldık". |
Edip Yüksel | "Doğrusu, yoksun bırakıldık." |
Suat Yıldırım | Hatta doğrusu biz rızıktan mahrum kaldık, sefalete mahkûm olduk.” derdiniz. |
Yaşar Nuri Öztürk | "Doğrusu mahrum bırakıldık biz." |
Abdulbaki Gölpınarlı | Hayır, biz mahrum olduk. |
Ali Bulaç | "Hayır, biz büsbütün yoksun bırakıldık." |
Süleyman Ateş | Doğrusu, biz yoksun bırakıldık! (derdiniz). |
Önceki [56:66]< >[56:68] Sonraki |