1. [55:72] | ḥûrum maḳṣûrâtün fi-lḫiyâm. | حور مقصورات في الخيام حُورٌ مَّقْصُورَاتٌ فِي الْخِيَامِ |
---|
Elmalılı | Çadırlar içerisinde gözlerini yalnız kocalarına çevirmiş hûriler vardır. |
Y. Ali | Companions restrained (as to their glances), in (goodly) pavilions;-
|
Words | | حور - Fair ones| مقصورات - restrained| في - in| الخيام - the pavilions.| |
Pickthal | Fair ones, close-guarded in pavilions - |
Arberry | houris, cloistered in cool pavilions -- |
Shakir | Pure ones confined to the pavilions. |
Free Minds | Companions, inside grand pavilions. |
Qaribullah | Maidens (of Paradise, Houris) in cloistered cool pavilions. |
Asad | [There the blest will live with their] companions pure and modest, in pavilions [splendid] - [For this rendering of the plural noun hur (which is both masculine and feminine), see note on 56:22, the earliest occurrence of this term in the Quran; also note on 56:34.] |
Diyanet Vakfı | Otağlar içinde sahiplerine tahsis edilmiş huriler vardır. |
Diyanet | Çadırlar içinde ceylan gözlüler vardır. |
Edip Yüksel | Çadırlara kapanmış güzeller |
Suat Yıldırım | Otaklarda eşlerine hasredilmiş güzeller. |
Yaşar Nuri Öztürk | Çadırlar içinde bekletilen huriler var. |
Abdulbaki Gölpınarlı | Beyaz tenli, kara gözlü, otağlarda huriler. |
Ali Bulaç | Otağlar içinde korunmuş huri kadınlar. |
Süleyman Ateş | Çadırlara kapanmış huriler. |
Önceki [55:71]< >[55:73] Sonraki |