Kelime

Kelime<not selected>
Kök<not selected>
Konum[:]

Lütfen mavi renkteki Arapça herhangi bir kelimeyi tıklayınız.

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
15 farklı meali görmek için lütfen [Sure:Ayet] numarasına tıklayınız
Ayet(ler): 1 Surah :  51 - ZariyatGörüntülenen ayet : 40 | 60 - Sure No: 51
Önceki [51:39]< >[51:41] Sonraki
1.
[51:40]
feeḫaẕnâhü vecünûdehû fenebeẕnâhüm fi-lyemmi vehüve mülîm.فأخذناه وجنوده فنبذناهم في اليم وهو مليم
فَأَخَذْنَاهُ وَجُنُودَهُ فَنَبَذْنَاهُمْ فِي الْيَمِّ وَهُوَ مُلِيمٌ
Elmalılı Nihayet biz onu ve ordularını yakalayıp hepsini denize attık. Firavun ise o sırada (inadından dolayı pişmanlık duyarak) kendi kendini kınıyordu.
Y. AliSo We took him and his forces, and threw them into the sea; and his was the blame.
 Words| فأخذناه - So We took him| وجنوده - and his hosts| فنبذناهم - and threw them| في - into| اليم - the sea,| وهو - while he| مليم - (was) blameworthy.|
PickthalSo We seized him and his hosts and flung them in the sea, for he was reprobate.
Arberry So We seized him and his hosts, and We cast them into the sea, and he blameworthy.
ShakirSo We seized him and his hosts and hurled them into the sea and he was blamable.
Free MindsSo We took him and his troops; We cast them into the sea, and he was to blame.
Qaribullah So We seized him and his hosts and cast them into the sea. Indeed, he was blameworthy.
AsadWe seized him and his hosts, and cast them all into the sea: and [none but Pharaoh] himself was to blame [for what happened]. [This is an illustration of the Quranic doctrine that the suffering which is bound to befall an evildoer in this world or in the life to come, or in both, is but a consequence of his own doings.]
Diyanet VakfıNihayet onu da ordularını da yakalayıp denize attık, bu sırada kendini kınayıp duruyordu.
DiyanetSonunda onu ve ordularını yakalayıp denize attık. O, kınanmayı haketmişti.
Edip YükselOnu ve askerlerini yakalayıp denize attık. Bu sonucu haketmişti.
Suat YıldırımBiz de hem onu, hem ordularını yakalayıp denizin dibine geçiriverdik. Boğulurken, pişmanlıkla kendi kendini kınıyordu.
Yaşar Nuri ÖztürkBunun üzerine, onu da ordusunu da yakalayıp suyun ortasına fırlattık. Kendi kendini kınayıp duruyordu.
Abdulbaki GölpınarlıDerken onu ve ordusunu helak etmiş, onları denize atıvermiştik de o kendisini kınayıp durmadaydı.
Ali BulaçBunun üzerine, Biz onu ve ordularını yakalayıp denize attık; (ki o,) 'kınanacak işler yapıyordu.'
Süleyman AteşBiz de onu ve askerlerini yakaladık, onları denize attık. (O boğulurken pişmanlıkla) Kendi kendini kınıyordu.
Önceki [51:39]< >[51:41] Sonraki
Burada sunulan verilerin tamamı kontrol edilmemiştir. Lütfen orijinal kaynaklardan doğruluğunu kontrol ediniz. Türkçe Tercümeler, tanzil.net internet sitesinden temin edilmiştir. Çalışmamızda kullanılan veritabanı, openburhan.net projesinin veritabanının yeniden düzenlenmiş halidir. Kur'an-ı Kerim sayfasına dönüş için tıklayınız. Urduca-İngilizce OpenBurhan versiyonu için tıklayınız. Çalışmamızda kullanılan verilerin ve dosyaların telif hakları sahiplerine aittir.
OpenBurhanTR 2.0.17